Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Törenin öldüreceği kadınlara acıyın

Sonu iyi bitmeyecek olsa da, kürtaj tartışmasının açılması işe yaradı. Bazı zihinlerin gerçekte nasıl çalıştığını görmüş olduk. Ne demek istediğimi birbirine bağlı demeçlere dayanarak anlatmaya çalışayım... Önce Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın iki sözüne bakalım:
1) "Toplumun çoğunluğu kürtaja karşı..."
Karşıysa karşı, ne olmuş yani? "Gebe kalan her kadın kürtaj olsun" diyen var mı ki bu gerekçe ortaya atılıyor?
İhtiyaç duyan kürtaj yaptırır... İnancına, vicdanına, ahlakına uygun bulmayan kürtaj yaptırmaz. Bu kadar basit. Hem şu da var: Ülkeyi, çoğunluğun aklından geçenlere göre yönetmeye kalkarsanız, işin içinden çıkamazsınız.
Örneğin toplumun çoğunluğu Abdullah Öcalan'ın idam edilmesini istiyor. Hadi o zaman idam edin de görelim!
Niye Apo'yu idam etmiyorsunuz? Çünkü...
a) Apo, ABD'den teslim alınırken, devlet sözü verildi. "İdam etmeyeceğiz" dendi... b) Uluslararası antlaşmalara imza attık, idam cezasını kaldırdık... c) Kürtlerin tepkisinden korkuluyor.
Demek ki neymiş... Ülke yönetiminde, çoğunluk taleplerinin ötesinde bazı hedefler, kaygılar ve sınırlamalar varmış.
Demokrasinin kuralı: Elbette çoğunluğun desteğine sahip olan yönetir... Ama çoğunluk yönetmez!

Gündeme hiç gelmedi ki
2) "Mevcut kürtaj yasası 12 Eylül'ün eseri..."
Doğru! 12 Eylül 1980 darbesini yapan Kenan Evren ve arkadaşları çıkardı bu yasayı.
Ama bir dakika... AK Parti, Kasım 2002'de iktidara geldi. 10 yıl boyunca kürtaj konusu hiç tartışılmadı.
(Not: Daha önce de ciddi bir tartışma yoktu. Politika yapılamayan 1980'lerde, İslamcılar bu konuyu gündeme getirmeye çalıştı, feministler cevap verdi. Bitti, gitti...)
Buna karşılık yine Kenan Evren Cuntasının eseri olan YÖK Yasası sürekli tartışıldı.
Kimsenin tartışmadığı bir konu yerine, 30 yıldır değiştirilmesi istenen YÖK Yasası'na el atsanıza! (Daha böyle nice yasa var.)

Fetva kimi bağlar?

Diğer demeç, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez'den:
"Sezaryenle doğum, kürtaj ve nüfus artışıyla ilgili olarak Din İşleri Yüksek Kurulu'nu görevlendirdik..."
Din İşleri Yüksek Kurulu
'nun bu konuda Sünni İslam'ın bakışını ortaya koyması normaldir, yerindedir, doğrudur. Türkiye'nin Sünnileri bunu ister ve bekler.
Ancak bu durum, Bakan Akdağ'ın yukarıdaki ilk demecine bağlanır ve aynı kapıya çıkar: DİYK'nin kararları, sadece Sünni çoğunluğu ilgilendirir. O kadar!
Koca bir toplumuz. Bu toplumda başka dinlerden (Hıristiyanlar, Museviler, vd.) ve başka mezheplerden (Aleviler, Şiiler, vd.) insanların yanı sıra, dindar olmayanlar ve tanrıtanımazlar da var. Sünni İslam'ın fetvası onları bağlamaz.

Kürtaj değil töre öldürür
Özetle:
Çoğunluk istiyor diye, azınlığın haklarını ortadan kaldıran bir yasa çıkarılamaz. Çıkaran zalimlik yapmış olur; hep öyle anılır.
Not: Annenin sağlığı tehlikedeyse, kürtaj yapılacakmış. Hangi sağlık? "Güncel" beden sağlığı kastediliyor. Peki ya aşiret töreleri? Genç kadının sağlığına zarar vermediği için şimdi yapılmayan kürtajın sonucu, o kadının öldürülmesi değil mi?
Yarın: Bunları söyleyen bir kişi, Başbakan Erdoğan'ın "3 çocuk yapın" tavsiyesini nasıl olur da destekler? Sabredin, anlatacağım...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA