Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Gösteri toplumu

Bana yanlış giden bir şeyler varmış gibi geliyor. Şöyle... Biz yıllarca simgeler üzerinden tartışarak çokça vakit kaybettik. Ve bütün o tartışmaların temelinde askeri vesayet rejimi vardı.
Askeriyenin geri adım atmasıyla birlikte simge kavgalarının da geçmişte kalacağı düşünüldü. Ancak olaylara baktığımızda... Bizim o tür bir siyasete, adeta bir uyuşturucuya alışır gibi alıştığımızın işaretlerini görüyoruz.
Örnek olarak son zamanlardaki "Çamlıca Tepesine Dev Cami" fikri çevresindeki tartışmaları verebilirim.

Abuk sabuk bir sistem

Ama önce genel fikrimi belirteyim: İbadet mekânları insanoğlunun önemli bir ihtiyacıdır. Tarihin her döneminde ibadethaneler yapılmıştır. İnanç sistemleri varsa, ibadethane de olacaktır.
Ancak Türkiye çelişkilerle dolu bir ülke... Öyle abuk sabuk bir sistem kurmuşuz ki... 21'inci yüzyıla çoktan girmiş olmamıza rağmen hâla milyonlarca nüfusa sahip Alevilerin cemevinin statüsünü tartışıyoruz.
Emekliliğini Türkiye'de geçiren yabancıların, örneğin Antalya civarındaki Hıristiyanların kilise talebi karşılanmıyor. Niye? Efendim kanunlar şöyleymiş de, mevzuat böyleymiş de... İşin en tuhaf yanı ne biliyor musunuz? İktidarda, insanların din ve vicdan özgürlüklerini engelsiz yaşaması gerektiğini söyleyen bir parti var. Anayasayı olmasa bile, kanunları kolayca değiştirecek güce sahip olan bu parti başka işlerle uğraşıyor.

İhtiyaçlar unutuldu
Ne gibi başka işler? Örneğin son günlerde ortaya atılan İstanbul'daki Çamlıca tepesine "dev cami" inşa etmeyi tartışmak gibi...
Gitmemiş olanlar, TV'de görmüştür: Çamlıca tepesinin yakın çevresinde pek ev ve işyeri yoktur. Vakti ve imkânı olan insanlar, tepedeki kafelere nefis İstanbul manzarasını izlemek için gelir; sonra da gider.
Çamlıca tepesine dev cami fikri ortaya atıldığında çok ilginç bir şey oldu: Dindar kesimden birçok kişi, "Ne gerek var, orada cemaat yok ki" dediler.İşte ben de, tastamam bunu diyorum: Hiçbir komplekse kapılmadan, insanlarımızın ibadethane ihtiyacını karşılayalım... Cami isteyene cami, cemevi isteyene cemevi, kilise isteyene kilise yapalım... Bu ihtiyaçları giderirken, rehberimiz, makul talepler ve karşılıklı özgürlükler olsun...

Bu işte bir şov var
Peki, Çamlıca'ya dev cami fikri hangi kategoriye giriyor? Civarda o camiyi kullanacak bir cemaat olmadığına göre, bir talep ya da ihtiyaç söz konusu değil.
O halde "dev" kelimesizinin işaret ettiği bir olayla karşı karşıyayız. Bu durumu nitelemek için istediğiniz kelimeyi seçebilirsiniz: Gösteri, şov, kurum, çalım, abartılı davranış...
Tam bu noktada cami, dinin normal bir sonucu olmaktan çıkıyor, siyasi imgelemin gösteri aracına dönüşüyor.
Bu kadarla kalsa iyi... Daha da ötesi var: Laikçi kesimlerin tipik itirazları düşünüldüğünde, olay, simgeler üzerinden siyaset yapmak anlamına geliyor...
Tam da eski günlerdeki gibi! Bir taraf konuyu laikliğe, şeriata çekiyor; diğeri "Bunlar dine karşı" diyor.
Bir zamanlar bu tartışma omuzu bol yıldızlı askerlerin lafa karışmasıyla sonuçlanırdı... Şimdi ise "Çok konuşmayın; çoğunluk benim arkamda" büyüklenmesiyle...
Meğer kaderde Gösteri Toplumu'na (La Societe du Spectacle) dindar siyasetçiler eliyle girmek varmış! (Yusuf Kaplan'a sevgilerimle...)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA