Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Kadının 3 çocuk yapmasına annesi taş koyuyor!

AK Parti Araştırma-Geliştirme Başkanlığı'nın düzenlediği, "Nüfus Politikaları ve Türkiye'nin Geleceği" çalıştayı... Dün İstanbul Yıldız Parkı'ndaki Malta Köşkü'nde gerçekleşti:
Başkanlığı Süleyman Soylu'nun yaptığı Ar-Ge bölümünün davetiyle siyasetçiler, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri bir araya gelmişti.
Nüfus sorununun çeşitli yönleri, Soylu'nun yardımcısı ve Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu'nun moderatörlüğünde, beş saat boyunca tartışıldı.
Sayıları bir yana bırakıp beni en çok etkileyen anekdotu anlatayım...
Kadın Sağlıkçılar Derneği Başkanı, Dr. Gülhan Cengiz'e bir hasta gelir... Doğum yapmış olan kadının karın bölgesinde çatlaklar oluşmuştur... Tam bunun hakkında konuşulurken, kadının kocası, yüzünü buruşturarak, "Ne yani bunlar hep böyle mi kalacak" der...
Gülhan Hanım bu olayı özetledikten sonra... "Kadınların bir model gibi güzel vücuda sahip olması gerektiği fikrini zihinlere soktular... Kocası böyle davranan kadın, ikinci veya üçüncü çocuğu doğurmaz ki..." dedi.
Unutamadığım bir başka örneği de Galatasaray Üniversitesi'nden Doç. Didem Danış verdi: Okulda kreş yokmuş.
Çalıştığı kuruluşta kreş olmayan bir kadın, nasıl çocuk yapsın? Hadi bir tane yaptı; ikiyi-üçü nasıl yapsın? Çekilir eziyet değil.

Geleceği düşünmek...

Nüfusun kendini yenilemesi için her 100 kadının en az 210 çocuk doğurması gerekiyor. Türkiye şu sıralar kritik sınırda. Teşvik politikalarıyla 210'u, 300'e doğru itebilirsek ileride nüfus sorunu yaşamayacağız.
Ancak bu çok zor bir iş... Mesela Almanya doğurganlığı artırmak için 200 milyar euro harcamasına karşın, çok küçük bir ilerleme sağlayabilmiş. Düşmeye başlayan oranı yukarıya çekmek ha deyince olmuyor.
Çalıştayda ortaya çıkan fikirlerin hepsi kaydedildi. Sistemli hale getirilecek ve nihayetinde Başbakan Erdoğan'a sunulacak.
Bakalım hangileri uygulamaya konulacak? Daha da önemlisi: İşe yarayacaklar mı?
"Kuşkulusun..." diyeceksiniz. Evet! Çünkü... Yaş, eğitim, gelir, oturulan bölge gibi faktörler kadınlar arasında ayrım yaratıyor.
Daha fazla çocuk doğurması için birine sunduğunuz ve işe yarayacak bir teşvik... Başka bir kadında işe yaramayabilir.

Kolay değil bu işler
Bir örnek vereyim:
İki çocuk sahibi, 38 yaşındaki memur bir kadına... "Üçüncüyü doğurursan, şu kadar yıl erken emekli olacaksın" diyebilirsiniz. O da doğurabilir.
Ancak bilgisayar mühendisliği okumuş, 25 yaşındaki bir memur kadına bu bir şey ifade etmez. Çünkü insanlar, yakın vadedeki avantajı, uzun vadedekine tercih eder. 20 yıl sonra kim öle, kim kala? Bu kadına başka teşviklerle gitmek gerekir. Yani çok farklı teşvik politikaları uygulamak ve bunları sürekli kılmak gerekiyor. Kolay iş değil.
Çalıştayda öğrendiğim en ilginç şey ne oldu biliyor musunuz? Diyelim ki üçüncü çocuğuna hamile kalmış kadınlara, en büyük baskıyı anneleri yapıyormuş.
"Ben dört tane doğurdum da ne oldu? Gençliğini niye heba ediyorsun" diyorlarmış.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA