Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

'Köşk' ve ABD: Eksik analiz

Insight Turkey dergisinin 2014 Kış sayısında Princeton Üniversitesi'nden Richard Falk'un bir makalesi var. Makalenin adı bile önemini hissettiriyor: "Türkiye'nin Ortadoğu'da Bağımsız Bir Dış Politika İzlemesini, ABD Hükümeti Kabul Eder mi?" diye çevirebiliriz.
Richard Falk'un makalesindeki ilginç saptamalardan biri, ABD'de faaliyet gösteren fikir üretim merkezleriyle ilgili.
Falk bunların Ankara'yı son zamanlarda daha fazla eleştirir olduklarının altını çizdikten sonra... Özetle, "Ama Obama yönetimi, meseleye onlar kadar katı bakmıyor" diyor.
Sonra da, ABD'nin Ortadoğu politikalarına kesin bir zıtlık teşkil etmediği sürece... Türkiye'nin bağımsız bir politik çizgi izlemesinin, Obama yönetimini rahatsız etmediğini söylüyor.
Ben bu noktada düşünce kuruluşları tarafından hazırlanan raporlar meselesini önemsedim. Gerçekten de arada fark var.
Raporlara kalsa, Obama yönetiminin, elindeki (askeriye dışındaki) tüm imkânları kullanarak, Türkiye'deki iktidarı düşürmeye çalışması gerekiyor.
Tamam, ABD Hükümeti de Ankara'yı eleştiriyor ama bunu asla sözünü ettiğim raporlarda önerilen tarzda ve üslupta yapmıyor.

104'ü tekrar okuyalım

Aslında Obama yönetiminin o raporlara göre davranmaması gayet normal. Çünkü raporların, ele aldığı konudaki Türkiye gerçeğini tam olarak yansıttığını söylemek kolay değil.
Hemen bir örnek vereyim: Ortadoğu uzmanı olan Jim Zanotti, ABD Kongresi için bir rapor hazırlamış. "Türkiye: Geçmişi ve ABD ile ilişkileri" başlıklı raporda çeşitli güncel konulara değinen Zanotti, cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin şöyle demiş:
"Erdoğan hâlâ cumhurbaşkanlığını deneyebilir ki bu da Gül'ün siyasi geleceğini daha belirsiz kılar... Birçok uzman Erdoğan'ın parti tüzüğünde değişiklik yaparak dördüncü defa başbakan olacağını belirtiyor. Tüm değerlendirmelerin dışında, Erdoğan cumhurbaşkanının yetkilerini genişletecek yeni bir anayasa değişikliği için desteğe sahip değil."
Raporun gelişmeleri geriden takip ettiği bu paragraftan belli oluyor. Başbakan Erdoğan elbette parti tüzüğünü değiştirerek (veya değiştirilmesine ses çıkarmayarak) Başbakanlığa devam edebilir.
Ancak 30 Mart seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyma ihtimali fevkalade arttı.
Ayrıca yetkilerini genişletmek amacıyla Anayasa değişliği yapması, en azından şimdilik gerekmiyor.
Yasal açıdan taşlar yerli yerine oturmasa da... Mevcut Anayasa, pratikte uygulanacak bir Yarı-Başkanlığı engellemiyor.
Anayasa'nın 104'üncü maddesine göre... Cumhurbaşkanı gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu'na başkanlık edebilir veya Bakanlar Kurulu'nu başkanlığı altında toplantıya çağırabilir.
"Gerekli gördüğü" ne demek? Haftada bir gün, hatta her gün böyle bir toplantı yapmayı gerekli görebilir! Bu da fiili olarak Yarı-Başkanlık anlamına gelir.
Birçok siyaset uzmanı... "Bu sistem bir süre çalışır ama zamanla Başbakan ile aralarında sorunlar çıkar" diyor.
Makul bir uyarı... Ama onu düşünecek olan Erdoğan'dan başkası değil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA