Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Yeni Türkiye'ye Yeni Anayasa

Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan Başbakan Erdoğan'ın Vizyon Belgesi'ni açıklayacağı Haliç Kongre Merkezi'ne yaklaşırken trafik giderek yoğunlaşıyor, araçlarıyla gelenler, otoparkta yer olmadığı için geri çevriliyordu. Acaba içerisi de böyle miydi?
Hayır, merkezin giriş bölümünde ve içeride, yoldaki kargaşadan iz yoktu. Bütün AK Parti organizasyonlarında olduğu gibi tıkır tıkır işleyen bir düzen oluşturulmuştu.
Davetlilerin yaka kartlarını alabilmeleri için birçok masa vardı: Bu masada "basın" kartları dağıtılırken, diğerinde "STK" kartları veriliyordu.
Büyük konser ve kongre salonu da gayet düzenliydi. Çeşitli kesimlerin oturacağı bloklar önceden belirlenmişti: Şurada "sanatçılar", orada "mil- letvekilleri", ötede "iş adamları"... Bence en ilginci Çözüm Sürecine katkıda "akil insanlar" için de bir bölüm ayrılmasıydı.
Başbakan Erdoğan, adına bestelenmiş parça eşliğinde sadece on beş dakika gecikerek salona girdi. Önce "Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları" için kısa bir saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı çalındı.
Sonra da Erdoğan'ı çocukluğundan alıp bugünlere kadar getiren uzunca bir film izledik.
Salondaki büyük posterde "Milli İrade, Milli Güç: Hedef 2023" yazıyordu. Erdoğan konuştuğu kürsünün arkasında "Yeni Türkiye Yolunda" ibaresi yer alıyordu. Bu ibare Vizyon Belgesinin başlığıydı. Altında ise "Demokratik, Müreffeh, Öncü Ülke" yazılıydı.
Başbakan Erdoğan önce Birinci Dünya Savaşı'ndan başlayarak Türkiye'nin zorlu serüvenini özetledi. Ardından da yaptıklarını ve Köşk'e çıktığında yapacaklarını anlattı.
Erdoğan'ın söylevinin temel ekseni "Eski Türkiye - Yeni Türkiye" karşılaştırmasıydı. Köşk'e çıkmasıyla birlikte Eski Türkiye'nin geride kalma ve Yeni Türkiye'nin kurulma süreci daha da hızlanacaktı.

Uyuşmazlık giderilmeli
İşte bu bağlamda değindiği, beni de çok ilgilendiren noktalardan biri, "Eski Türkiye'den devralınan ve demokratikleşmeyi engelleyen sorunlardı".
Neydi bunlar? Sayalım: 1) Statükoyu korumak üzere tasarlanmış Cumhurbaşkanlığı makamı... 2) Anayasa... 3) Çözüm Süreci... 4) Devlet-Din ilişkisi... 5) Adalet ve yargı...
Bunları ileride sıkça tartışacağız. Ben şimdilik birisine değinmek istiyorum:
Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı" değil "Başkan" olmak istiyor. Her ne kadar "Anayasa'yı okuyun, Cumhurbaşkanı icraatın başıdır" dese de bu noktada bir sorun olduğunu kendisi de biliyor.
Evet, Anayasa, "Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından kullanılır" diyor ama... Oradaki "baş" olma durumu, "başkomutan" olmaktan farklı değil. Yani sembolik.
Tam da bu yüzden, mevcut Anayasa, Cumhurbaşkanına, Başbakana tanınan türden icraat değil, çok sayıda atama ve temsil görevi vermiş durumda.
Benim anladığım, Erdoğan, "Bu Anayasa ile idare ederim" demeyecek... Köşk'e çıktıktan sonra bu noktadaki uyuşmazlığı gidermek ve Başkanlık Sistemine geçmek için elinden geleni yapacak.
Vizyon Belgesi'ndeki, "Din-Devlet ilişkileri" ve "Yargı" maddeleri de çok önemliydi. Onları da önümüzdeki günlerde konuşuruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA