Selahattin Yusuf

04 Aralık 2012, Salı

Kral anadan üryan!

Michelangelo, ünlü Davud heykelini yapıp bitirdiğinde, rivayet odur ki, elindeki çekici dizine indirmiş ve haykırmış: "Konuuuş!" Önemi yok. Sanatçı cinnet geçirmemiş de olabilir. Bu olay vuku bulmamış da olabilir. Önemli değil ama, Davud'a baktığınızda, yüzünde öyle bir ifade vardır gerçekten de. Yani bir şey eksiktir onda: Konuşmuyordur gerçekten de.

Michelangelo, insanını mermerden bir dağın içinde hayal ettiği anda bitiyordu her şey. Geriye döndürülemez bir tutkuyla, ölümcül bir ısrarla sarılıyordu çekicine. Ta ki o mermer dağın fazlalıklarını ayıklasın ve hayal ettiği insanı, bütün ifadesiyle ortaya çıkarsın. Bu süreçte tutkusu o kadar derinleşiyor, kendini o kadar kaybediyordu ki, çoğu kez etrafındakiler onu uyarmak zorunda kalıyorlardı. Biraz nefeslenmesi için. Babasının ona yazdığı mektuplardan birindeki şu satırlar, beni yıllar önce çok düşündürmüştü: "Çok kirlendiğinde hemen su kullanma. Vücudun alışık olmadığı için bu seni hasta eder. Gerekirse sırtındaki kirleri zaman zaman bir tarakla kazı."

Şimdi, sırtında kabuk bağlamış teriyle ve kiriyle Michelangelo'yu, Davud'un dizine o çekici indirirken ve bağırırken hayal edin; "Konuş!" Bir kere de Michelangelo'nun hayatının karanlık boşlukları için, hayal kırıklıkları için, aşk ve acısı için, Davud'un sonsuz nefesine, şifa bilgeliğine güvenerek, ondan bir kelime olsun bir şey duymak için aylarca yıllarca susup çekiç salladıktan sonra, gözyaşları içinde konuşması için ona yalvardığını hayal edin. Fısıldadığını hayal edin, onun kulağına; "Konuş..." Davud'un mermer bakışlarına sığınıp, onun mermerden kalbine sığınıp, tıpkı gökler gibi sonsuz bir kayıtsızlık içindeki yüzüne bakıp, hayal kırıklığı içinde ağladığını düşünün: "Konuuuuş!.."

Aptal mısınız siz! Sanat böyle bir şey değilse hiçbir şeydir! Sanat içimizi parçalamıyorsa hiçbir şeydir! Delirdiniz mi siz? Belediye el değiştirdiğinde değişebilecek bir dünya değildir sanat. Böyle saçmalık mı olur. Bıkmıyor musunuz? Utanmıyor musunuz?

Onun metafiziği kendi içindedir. Ona politik bir kostüm giydiremezsiniz. Olur mu hiç! Ayıptır. Onun tutkusu kendi içindedir ve kendisi için, kendi içinden kaynaklanır. Dokunulmazlığı, onun tutkusuna ve enerjisine dokunamayacağımız için vardır; yoksa politik bir dünya görüşünün sefil, paslı zırhlarına ihtiyacı yoktur onun.

Evet, Başbakan'ın ne işi var heykelle meykelle. Şahsi fikrim diye eklemeliydi de. Ve siz. Sadece Kars'taki heykelin inşaatçısı değil; çoğunuz. Atatürk heykellerinin ihaledarları. Hissedarları. Sizler de. Beceremiyorsunuz. Çünkü bu becerilebilecek bir şey değil. Ruhunuzun derinliklerinde duymadığınız bir şeyi yapmamalıydınız. Bunu becermeliydiniz. Bu becerilebilecek bir şeydir çünkü. Evet, çirkin yapıyorsunuz! Anlamsız yapıyorsunuz. Anlamınız yok çünkü sizin. İfadeniz yok. Tutkunuz yok. Enerjiniz çok dünyevi. Metafiziğiniz, insana ilham verecek denli rüküş. Kafanızın çağdaş SİT alanlarını sözümona "Çağdaş sanat" çitleriyle çevirip insanlara kakalıyorsunuz. Kral anadan üryan. Bunu anlayın artık!

20/01/11

SON DAKİKA