Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Marş dediğin dandiktir

Bülent Arınç bir tören için "Onuncu Yıl Marşı'yla başlattılar, Mehter Marşı daha iyi olurdu" demiş. Çok kızdılar.
Öyle ya, ördüğümüz demir ağları seksen yıl sonra yerli yersiz kafalara vuracaklar, ama bir yandan havaalanı yapanlara da küfür ederek...
Türk olduğumuz için göğsümüz cumhuriyetin tunç siperidir. Kürt ve Ermeni göğsü herhalde ancak mıncıklamaya yarıyor.
12 Mart cuntasının beyin düzeyini yansıtan Ellinci Yıl Marşı daha da kelektir, halk nezdinde hiç tutmamıştır ama bürokrasiyi mutlu etmek için onu da vara yoğa zırt pırt çalmak gerekir, hani şu yurdumun taşına toprağına müjdeler veren marş: "Örnek olsun cihana devletim, düzenliğim!"... Biz Avrupa'ya ne girecekmişiz, Avrupa bize girsin.
Bir İsrail şarkısını da "Kıbrıs Marşı" niyetine söyleyebilirsiniz, havasına suyuna, eh o da taşına toprağına, koş Konya'ya otelciler sevinsinler...
Bunlar hep böyle birbirlerinden taş toprak ve de laf araklayarak işi götürmüşler.
İsterseniz daha eskilere gidip, ormanda fındık kıran üç hoppa kızı anlatan bir İsveç türküsünü de söyleyebilirsiniz: Dağlar dumanlı olur, eh güneş de doğmakta, bekleme yapmayalım arkadaşlar, devam edelim, çekici araç geliyor...
Bendeniz aslında o buram buram "hüzün ve çaresizlik" kokan çöküş ve yıkılış dönemi marşlarını daha çok severim: Sütüm sana helal olmaz... Arş ileri, Türk askeri dönmez geri... Örneğin Irak cephesinden de Filistin cephesinden de çekilmez, Süveyş Kanalı'nı hiç bırakmaz, Galiçya'ya gitti mi kalır.
Enis Batur "her yazı aslında yazılmasa da olur" demişti. Her marş da aslında bestelenmese de olur.
Fakat küçük insanları marş olmadan yaşatamazsınız. Hele hiç yönetemezsiniz.
İşte bunun için İttihatçılar da "Mehter marşı" diye bir şey icat etmişlerdi!
Eski Osmanlı'da marş falan yoktu, bayrak olmadığı gibi. Bu bir ecnebi uygulamasıdır. Muharebelerde askeri coşturmak için mızıka vardı, Mozart'ın etkilendiği müzik de odur.
Eski Osmanlı dedim, çünkü Tanzimat öncesi Osmanlı bambaşka, Tanzimat sonrası Osmanlı bambaşka bir ülkedir. Yeni Osmanlı, "bizim de kefere gibi marşlarımız olsun" dedi, ortaya Mecidiye, Aziziye, Hamidiye, Reşadiye falan gibi padişah havaları çıktı.
Sizin bugün Mehter Marşı olarak bildiğiniz şeyler, İttihat ve Terakki diktası döneminde halka moral vermek için uydurulmuş "çakma" marşlardır!
Çünkü daha önceleri "ceddin deden, neslin baban, hep kahraman Türk milleti" diye bir laf olabilemezdi!
Yani düşünebiliyor musunuz, Viyana surları önünde "Türk milleti, Türk milleti, aşk ile sev milliyeti" diye bağırılıyor, gazete reklamı gibi...
"Gafil ne bilir neşve-i pür-şevk-i vegayı, meydan-ı celadetteki envarı sefayı?"... Bakın bu biraz daha Osmanlı kokuyor... İsmail Hakkı Bey, "farz eyledi Hallak-ı cihan harb-ü cihadı" diyor ama dünya savaşını farz eyleyen Enver'in ta kendisi... Tanrı'yı bu işe karıştırmak, Arap ayaklanmasını önlemek için düşünülmüş bir kurnazlık. Ondan bir yüzyıl önce Kethüda Halet Efendi'nin barış görüşmeleri için gelen kefere sefirinin geçeceği yola iki sıra muska dizdirmesi gibi bir çaresizlik örneği...
İttihat ve Terakki'nin sahte mehter marşları ürettiği dönemde İttihatçı yazar Ömer Seyfettin de halka moral vermek için cebinden olmadık Osmanlı kahramanları çıkarıyordu: Başını vermeyen şehit, pembe incili kaftan... Böyle böyle battık.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA