Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Hallice

Türkiye'ye gelen turist sayısı geçen yıl 52 milyona çıkmış.
Türkiye turizmden geçen yıl 34.5 milyar dolar kazanmış.
İyi. Ama yetersiz.
Gelirde "otuz milyar dolar dolaylarına" takıldık kaldık. 22'ye düştüğü yıl da oldu, 34'e çıktığı da, ama kabuğu bir türlü kıramıyoruz.
Neden?
Çünkü geç kaldık. Turizmi geliştirmeye çalışana da küfür ettiler.
Seksenli yıllara gelene kadar Türkiye'nin toplam yatak kapasitesi bir Rodos adasının bile gerisindeydi. Bu, utanç vericiydi.
Bugün, çoğu "kitsch" ama ihtiyacı da karşılayan büyük otellerin yerleri sazlık, bataklıktı...
Kitsch ama gelen Rus turisti de kitsch, onlar memnunlar.
Turgut Özal, Çırağan Sarayı yıkıntısını otel yapmaya kalkınca kıyamet kopmuştu...
Mezbelelik "öylece kalsın" istiyorlardı.
Kafa buydu: Otel yapmayalım ama para gelsin.
Turist gelsin ama tıraşlı ve kravatlı turist gelsin.
Turizm geliri artsın ama bu parayı "pis kapitalist" kazanmasın.
Döviz gelsin ama gitmesin, yurt dışına da öyle zırt pırt çıkmayalım.
Döviz gelsin ama ihracat mevzuatı "caydırıcı" olsun, ithalata da hiç kalkışmayalım, dövizlerin üstüne lök gibi oturalım. Ne öldürelim ne umduralım.
Bu, İsmet Paşa kafasıdır.
Ne yapalım? Köylülere eski Yunan tragedyalarını okutalım, eğitim olsun.

***

Turizm atılımını ellili yıllarda başlatmamız gerekirdi, biz ne yaptık, altmışların sonlarını ve "Topkapı" filminin Avrupa'da ilgi uyandırmasını bekledik.
İspanya, ellilerin sonlarında büyük bir turizm patlamasına girişmiş, iç savaş sonrası içine düştüğü ve tam yirmi yıl da belini doğrultamadığı koyu sefaletten bu yolla kurtulmuştu.
İtalya, keza... Yunanistan, keza...
Adnan Menderes'in "çiftçi kafası" turizme basmadı.
Çevresinde onu yönlendirecek bir "lobi" de yoktu. General Franco'yu katolik işadamları, "Opus Dei" lobisi turizme ikna etmişti, bizim doğru dürüst işadamımız da yoktu.
Bayar ve Menderes, İnönü'nün kendilerine çizdiği çizgiyi geçemiyor, kurduğu çemberden çıkamıyorlardı...
Liberal olduklarını söylüyorlardı ama "kambiyo rejimini" serbest bırakmak hiç akıllarına gelemedi. Ellilerin başlarında yapılması gerekeni ancak 80'de yapabildik. Çok geç kalındığı için Özal'ın giriştiği ameliyat da sancılı oldu.
Bu kabızlık, ekonomiyi darboğaza soktu, döviz kıtlığını, enflasyonu ve Menderes'in sonunu getirdi.

***

Bürokrasi günün birinde, ama Kılıçdaroğlu'nun şahsında ama başka biriyle, iktidara dönerse ne olur?
Eski Türkiye geri gelir.
Döviz taşımanın ve bulundurmanın yasak olduğu, yurt dışına ancak yılda bir kere çıkabildiğimiz, ithal mallarının ortadan kalktığı Türkiye'ye döneriz.
Bürokrasinin iliklerine işlemiş "Arap nefretiyle" de turisti kovalar, defederiz.
"Otarşi" yani kendi kendine yeterlilik politikası günün birinde mutlaka darboğaza girince de kendimizi altmış yıl önce General Franco'nun başladığı noktada buluruz.

***

Azgelişmiş bir ülkeydik, o kabuğu kırdık, ortalara geldik.
Fakat orta gelişmişlik ve "orta hallilik" sınırını aşmamıza Amerika izin vermedi, vermiyor.
Bari geriye düşmeyelim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA