Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Umut tacirliği kimseye yakışmaz

Müzik yarışmalarında star olma şansı bulunmayan garibanlar reyting için kullanılıyor

İZLERKEN üzüldüm... Sözde seçme yapılıyordu. Hiçbir zaman star olma şansı bulunmayan Allah'ın garibanlarına, sırf "eleme programlarına reyting sağlamak" uğruna "elemeyi geçtiniz" deniliyordu. Ne görüntüleri, ne de sesleri starlığa teğet bile geçemeyecek bu insanlar, sadece "programa dramatik unsurlar kattıkları için" bir üst elemeye davet ediliyordu. Amaç; halkın acıma hissini tetiklemek, gözyaşından reyting damıtmak... Yoksa onların asla yıldız olamayacağını hem kendileri, hem de jüri gayet iyi biliyor. Ancak bir-iki eleme geçildikten sonra o garibanlar da kendilerini yıldız olabileceklerine inandırıyor ve son etapta elenince, dünya başlarına yıkılıveriyor. Örneğin "Popstar"daki kızın dramatik bir hikayesi vardı. Jüri bu adaya acıdığı için onu final elemesine kadar taşıdı. Kızın son elemede yaşadığı hayal kırıklığı ise gerçek bir psikolojik travmaydı. Peki şimdi siz bu kıza iyilik mi yapmış oldunuz? Bence hayır. Bir başka örnek: Adam inşaatta ameleydi. İbrahim Tatlıses'in bile çıkamadığı tiz bir tonda uzun hava okuyordu. Bu durum hemen espri konusu oluverdi. Ona elemeyi geçtiğini söylediler. Çünkü bu adayın, ikinci elemede reytinge katkısı olabileceği düşünüldü. İkinci elemede ona bir pop şarkısı okutmaya çalıştılar. Sonuç; tabii ki hüsran... Cazcı Kardeşler'i anımsatan ikili ise iki haftadır programın en ilgi çekici unsurlarından biriydi. Son elemede kardeşlerin elenmesine karar verildi. Ama jüri üyesi İbrahim Tatlıses, dramatik bir öykü peşindeydi. "İkinizden biri kalacak, diğeri gidecek. Buna siz karar verin" dedi. Ağabey, "Kardeşim kalsın, ben giderim" diye yanıtladı. Bunun üzerine küçük kardeş gözyaşlarına boğuldu. Derken ağabey ve jüri üyeleri de ağlamaya başladılar. Tatlıses, "Aslında ikiniz de elendiniz. Ben bu sayede topluma kardeşlik mesajı vermek istemiştim" dedi. Bu bölüm kesinlikle iyi reyting alacaktı. Ama ne uğruna? Sakın yanlış anlaşılmasın. Bu satırları, "bizim yarışma iyi, onlarınki kötü" demek için yazmıyorum. Zira "Akademi Türkiye"nin de kendine özgü kusurları olduğuna inanıyorum. Ben sadece reyting zaferlerinin. insan zaafları üzerine inşa edilmesine karşıyım. İki hafta önce "Akademi Türkiye" de Nalan'ı oğlu Yağız ile canlı yayında buluşturduğumuz sahne sadece 2 dakika sürdü. Reha Muhtar gibi bir reyting ustası isteseydi, bu dramatik sahneyi uzattıkça uzatır, reytingleri tavana vurdururdu. Ama belli bir süreden sonra bu sahne "ekranda çocuk istismarına" dönüşürdü. Bilmem anlatabildim mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA