Nobre ve Toraman ilk kez onbirdeydi!
Ama futbol işte! Biri çok şanslıydı, öteki fena halde şanssız.
Nobre şanslıydı!
Çünkü dripling, çalım ve şut gibi pek beceremediği şeyleri yapmak zorunda kalmadan Karabük defansını yan toplarda gövdesiyle zorladı ve geçen sezonun tamamında attığı golden fazlasını attı.
Toraman çok şanssızdı!
Daha "Ben nerdeyim, Schuster'in çok ileride kurduğu bu çizgi defansta ne yapacağım" diyemeden karşısında Emenike'yi buldu. Bank Asya Ligi'nde savunmacıların korkulu belası olan Karabük santrforu ilk yarıda İbrahim Toraman'ı sahaya çıktığına pişman etti, yedi, bitirdi.
Yine de Toraman'ı bir noktada alkışlamak lazım. Başka bir stoper bozulur, oyundan kopardı. Toraman direndi, ayakta kaldı.

* * *

Şu çok açık...
Artık bütün maçlar zor. Son dakikaya kadar ter dökmen gerekiyor.
Beşiktaş bunu yaptı ve farklı kazandı.
Neden bütün maçlar zor?
Birincisi... Bu tarla gibi sahalarda taktiğin, kalitenin, kadrondaki Guti'nin, Quaresma'nın anlamı bir yere kadar! Topu kontrol edemiyorsun ki oyunu nasıl kontrol edesin! Dün Quaresma sahayı çözene kadar 45 dakika geçti.
İkincisi... Bu yıl parlak transferler yapan Beşiktaş rakipleri için özel bir hırs ve motivasyon kaynağı!
Ayrıca artık her takımda oyunun kaderini belirleyebilecek futbolcular var. Karabük'teki Emenike ve Cernat mesela...

* * *

Maçın ilk yarıdaki parlak adamı Tabata'ydı. İlk kırkbeş dakikada siyah beyazlılar şaşkın ve dağınıkken ne yaptığını bilen bir tek Tabata'ydı.
İkinci yarının parlak çıkışı ise Guti'ydi. Saha içinde taktik liderliği üstlendiği andan itibaren attığı paslarla Karabük'ü oyundan düşürdü ve maçın farklı skora gidişine gizli imzayı atan adam oldu.
Sonuç olarak Beşiktaş golcü problemine rağmen hücumda iyi.
Orta sahada fena değil.
Ama savunmada.... İşte orada çabuk çözülemeyecek büyük sorunlar var.
Son soru...
Dünkü takıma Aurelio katkı yapar mı?
Cevap... Ölçü dünkü maçsa Aurelio olmasa da olur ama Beşiktaş'a Aurelio'nun yaptığı işleri yapacak biri gerekiyor. O kesin!