Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: Tutku ne zaman başlar?

Hayat gölgemiz gibidir... Peşinden koşup yakalayamayız! Sıkılınca kovamayız! Hep yanıbaşımızda fakat bizden ayrıdır! Kavuşma bir tek o eşsiz öğle vakitlerinde gerçekleşir! Öğlelerin değerini bilmeliyiz.

***

İnsan birini hangi aşamada tutkuyla sevmeye başlar?.. Psikanalist Darian Leader der ki, erkeğin tutkusu içinden "onu seviyorum" diye geçirdiği anda başlar. Ama kadınlar daha önce başlarlar sevmeye! Onları ihtimaller heyecanlandırır. Kadın aklından "onu sevebilirim" veya "onu sevmekten korkuyorum" dediği anda, tutkusu alevlenmiştir bile.
***

Kaddafi o malum konuşmasında halkına "böcekler" dedi! Bu sözü nefretle, öfkeyle, tiksintiyle birkaç kez tekrarladı. Kaddafi Libya'da diktatör değil de, başka bir ülkede köşe yazarı olsaydı "sizi gidi bidon kafalılar" derdi belki!.. Neden "halkçılar" veya iktidarlarını "halk iktidarı" diye yutturanlar gün gelip halktan tiksinirler? Bu "saçımı sizin için süpürge ettim, değerimi bilmediniz" sendromunun sonu neden hep böyle acıklıdır? Bu soruya cevap aramak için "halktan" olmakla "halkçı" olmak arasındaki derin uçurum üzerinde durmalıyız.
***

Her halk değişmek, gelişmek ister. Ama bir yandan da bilinmek, anlaşılmak ve sevilmek ister. Kendisini sevmeyeni gözünden tanır... Oysa "halkçı" az veya çok ütopyacıdır. Aralarında yaşadığı insanlara değil, hayalini kurduğu geleceğin "halkı"na bağlıdır! Uçurum işte tam bu noktada açılır.
***

Halkçı'nın devrimi hızla hedefe kilitlenir ve o hız mutlak felaket getirir. Oysa halkın devrim kervanı isyan ateşleriyle ortaya çıksa bile ağır ilerler, yolda düzülür. Bazen çağlar sonra anlarız; meğer o kıpırdanmalar çok ciddi bir devrimmiş!
***

Televizyon kanalları özellikle gündüzleri şımarık ve mızıkçı rolü yapan kadınların ve alabildiğine arsız adamların boy gösterdiği yerler haline geldi. Alan razı, satan razı olabilir, o başka mesele! Bir dönem "içimizdeki çocuk" diye tutturup durmuş ve deyimin suyunu çıkarmıştık. Artık anlıyorum ki, o "çocuk" içimizde değil, dışarıda! En çok da ekranlarda.
***

Tabaklarına aldıkları yemeği hemen ayıklamaya; çatallarıyla patatesleri bir yana, domatesleri şu yana, maydanozları tabağın iyice kenarına itmeye başlayanlara bakarım, bakarım da... Hayatla mutsuz, umutsuz bir kavgaya girişmişler gibi gelir bana!
***

Aşk randevusuna sadık değildir. Ya geç kalır ya da erken gelir. Ya elinden kaçırır ya da beklemek zorundadır.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA