Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Coğrafya dersi ve biz... Masum değiliz!

Şimdi gelin... Aylardır Türkiye'yi, hatta bütün dünyayı meşgul eden uluslararası politika meselelerini şöyle bir zihninizden geçirin.
Bir de ana muhalefet liderinin bu meseleler hakkında ürkek, içine kapanık ve "demode" yaklaşımını hatırlayın.
Sonra da şu satırları okuyun...
"Bu kitapta öğreneceğimiz ülkeler dünyanın ekonomik ve siyasal durumu üzerinde önemli rol oynayan memleketler olacaktır. Önemli olmamakla beraber komşularımız olan Irak, İran, Suriye, Yunanistan ve Bulgaristan da inceleyeceğimiz konular arasındadır."
Bu satırlar nereden biliyor musunuz?
İlk basımı 1951'de yapılan ve dönemler boyu okullarımızda yaygın olarak okutulan "Ülkeler Coğrafyası" kitabından...

Kaç kuşak geçti fakat bu bakış açısı zihinlerden bir türlü silinemedi!
Kaç kuşak Türkiye için komşularının hayati önem taşıdığını; oralarda olup bitenlerin bir bakıma "iç işlerimiz" olduğunu kavrayamadan siyaset yaptı, fikir üretti, kültürlü adam sayıldı!

***

Son yıllarda tarih yazımının "kurgu" tarafını çok sık tartışıyoruz.
Ancak coğrafya biliminin özellikle ders kitaplarına aktarılırken nasıl politik-ideolojik bir kurguya dönüştüğünü gözden kaçırıyoruz.
Oysa "vatan" kavramının hem içeriğini hem de sınırlarını belirleyen resmi coğrafya, en az resmi tarih kadar belirleyici bir özelliğe sahiptir.
Zaten o yüzden okulda öğrendiklerimizin yapay konforunu terk etmeye ve gerçeklerle yüzleşmeye yanaşmıyoruz!
***

Şimdi de...
1950'lerde Besim Darkot'un Coğrafya kitabıyla küçücükken zihni şekillenmiş, bugün 50'li, 60'lı yaşlardaki İstanbullu veya İzmirli birini düşünelim.
O kişi o ders kitabında mesela şunları okumuştu...
"Eskiden Dersim denilen bu yöre, devlet tanımayan (...) kısmen de eşkıyalıkla geçinen dağlı halkın yerleşme alanıydı. Cumhuriyet devri, Tunceli'ne güzel yollar, okullar, medeniliğin bütün iyiliklerini getirmiş, burası zaman içinde yurdumuzun diğer yörelerinden farksız bir hale gelmiştir."
O yöreye hiç gitmemiş, hiç oralı arkadaş edinmemiş insanlar bu "hikâye"yi kolayca zihinlerinden kaldırıp atabilirler mi hiç!
Eğer "devlet dersi"nde ikmale kalmışsak...
Tarih'ten veya Coğrafya'dan yüksek notlar almamızın ne anlamı var!
***

Orada hep dağlara, bayırlara, nehirlere baktığımızı sanırız...
Benim kuşağımın aklına hep dünya atlası gelir.
Ama aslında coğrafya kitapları başlı başına ideolojik simgeler albümüdür.
Düşünün!
12 Eylül'ün Coğrafya kitaplarının ilk sayfaları hamasi desenlerle doluydu.
Düşmanlarla çevrili bir yurdu anlatan görüntüler tercih edilmişti.
2000'lerin meşhur TÜSİAD yapımı Coğrafya kitabının ilk resmi (ilk simgesi) ise Akmerkez binasıdır.
NOT: Popüler medyada olmasa bile, elbette "bir ideolojik kurgu olarak coğrafya" meselesi akademik alanda ciddiyetle ele alınıyor. Meraklısına hızlı ve sağlam bir bilgilenme için Toplum ve Bilim dergisinin 121. sayısındaki Neşe Özgen makalesini tavsiye ederim.)

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA