Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Televizyon izleyerek hayatımızı değiştiremeyiz!

Sızlanıyoruz. Ben böyle bir hayat yaşamak istemiyordum diye...
Şimdi yaşadığım gibi yaşamak istemiyorum diye...
Şanssızım diye...
Tıkanıp kaldım diye...
Artık benden geçti, değişsem ne yazar diye...
Tembel, bitkin, bıktırıcı sızlanmalarımız birbirini izliyor.
Başka?
Dedikodular, faturalar, rutin sıkıntılar, bir gram şeker için keçiboynuzu çiğnemeler, gündelik hay huy ve tabii televizyon.

***

Televizyon dedim ya...
Üzerinde uzun uzadıya durmak gerek.
Tv izlemek zihnimizi yatıştırıyor, tatsızlıkları bir süreliğine unutturuyor ama..
Bir yandan da...
Sızlandığımız ne varsa, bizi onlara prangalıyor.
Büyük değişimler için kıpırdanabilmeyi bir yana bıraktım, tv'nin gücü karşısında zihnimizi azıcık restore etme çabası bile sönüp gidiyor.
Emekliler tanıyorum.
Artık "yaşamıyorlar!" Hayatları ekrana bağımlı.
Yeni bir ilgi, yeni bir merak geliştirmek içlerinden gelmiyor; çünkü tv bu heveslerini birkaç saat içinde bastırıp uyuşturuyor.
Gençler var.
Bir diziyi bitirip, öbürünü başlatan gençler... Tv'yi bilgisayar ekranına taşıyan, günde 15 saat ekrana bakıp sonra da "neden hayatım renkli değil, neden istediklerimi yapamıyorum, neden yalnızım" diye dertlenen gençler.
***

Yanlış anlamayın.
Ben de televizyonu çok sevenlerdenim. Tv izlemekten nefret eden katı çileciler ve gizli sosyalfobiklerle bir benzerliğim yok.
Hatta kapalı ekran görüntüsünün beni bazen derin hüzünlere boğduğunu itiraf etmeliyim.
Fakat günümüz insanının "tv izlemek" denen etkinlikle(!) ciddi bir hesaplaşmaya girmesinin de kaçınılmaz olduğuna inanıyorum.
Neden mi? Çünkü aklı televizyonda olan birinin, değil hayatını, müzik dinleme veya okuma tercihlerini değiştirmesi veya derinleştirmesi bile imkânsızdır.
Sıkılan ve mutsuz modern insanın genel hali şudur: Saatlerdir ekran karşısındadır ve hayatının değişmesinin piyangodan büyük ikramiye çıkması kadar zor olduğundan şikâyet etmektedir...
***

Yaygın "mutluluk" tanımlarına rağbet etmediğimi ve "bilmemne üniversitesi araştırması" denilerek kaleme alınan yazıları kuşkuyla karşıladığımı biliyorsunuz.
Ancak madem laf bu noktaya geldi...
ABD'de 30 yıllık süreye yayılarak yapılan, binlerce kişi üzerindeki bir araştırmanın sonucundan söz etmeliyim.
Kendi yaşam biçimini "mutlu" olarak tarif edenlerin, "mutsuz"lardan yüzde 30 daha az tv izlediği ve tv izlemedikleri saatlerde meraklarına yöneldikleri görülmüş.
Aslında araştırmaya ne hacet, kendimize dürüstçe baksak, bu gerçeği fark ederiz.
***

Varoluşçu terapinin üstatlarından Viktor Frankl bakın, ne diyor: "İnsan sadece var olmakla kalmaz, fakat her zaman ne olacağına, ne yapacağına karar verir. Her an değişme özgürlüğüne sahiptir."
Söyleyin...
Tv bağımlısı insan bu özelliğini koruyabiliyor mudur?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA