Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Neden acıyı yaşamaktan korkuyoruz?

Vahşeti, zulmü, şiddeti en pornografik haliyle tekrar tekrar göstermeye, görmeye alıştık.
Onlarca insanın öldüğü bilgisi inanmamıza da, hissetmemize de yetmiyor.
İlle de görüntü olsun istiyoruz. Hep daha serti, daha çarpıcısı olsun, bizi iyice kanırtsın istiyoruz. Doz gitgide yükselmek zorunda kalıyor.
O yüksek doz kan revan görüntülerinin de beş dakikadan fazla sürmüyor etkisi!
"Bu kadarı fazla, bundan ötesi çocuklara zararlı" diyene "sansürcüsün!" diye çıkışmayı da eksik etmiyoruz.
Fakat sıra acımızı yaşamaya ve acıyı bütün ağırlığıyla sırtlamaya gelince...
Orada yokuz!
Öyle bir hızla gelip geçiyor ki acı hissimiz, anlaşılır gibi değil.
Haydi tek tek insanların bir başka yerdeki acıyı hissetmekte zorlanmasını bir yana bırakalım! Ama toplumsal zihniyetin acıdan bu kadar utanmasının ve kayıplarını kabullenmeyi zayıf düşürücü bir his olarak görmesinin ne anlamı var!
Oysa yas tutmaya da ihtiyacımız var.
Yas bir toplumu derler, toparlar. Değerleri yeniden değerlendirir.

***

Cumartesi akşamı Reyhanlı saldırısı sonrası bütün geleneksel medya ve sosyal medya mekanizmaları anlattığım gibi çalıştı.
Herkes çok yüksek dozda çarpıcı görüntüler bekledi.
TV kanallarının yayınlarıyla tatmin olmayanlar internete girip olay yerinde telefonla çekilmiş görüntüleri YouTube'dan izledi.
Kızılacak bir şey yok artık! Ayrıntılarıyla "görmeyince" ne olduğunu anlayamıyor modern insan.
Sonrası mı?
Sonrası bildik biçimde geldi.
Çoğu kanal iki saat içinde önceki haline geri döndü.
Evliler yarıştı, Flash'ta halay çekildi, Survivor'daki heyecan reytingde tavan yaptı.
Hani diyorlar ya, "hayat devam etti!"
Ayıp oldu oysa! Her şeyden önce "kendimize" ve insanlığımıza karşı ayıp oldu.
Sosyal medyaya gelince...
Kerameti kendinden menkul Suriye ve politika uzmanları Twitter ve Facebook'ta atıp tutmayı sürdürdüler ama yaşanılan acı geri plana itiliverdi.
O halde esas mesele şudur...
Acı çarçabuk nereye kayboluyor?
Politik analizi boş verin, kötülük hakkındaki kanaatlerimiz ve hislerimiz çok önceden buharlaştılar da haberimiz mi yok!
Acıyı bilmeyen sevinci bilebilir mi!
Acıyı unutup bastırarak ne insan sevilir, ne öteki mahlukat!
"Görüntü"lere değil de artık, zulmün kaynaklarına dikkatle eğilsek...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA