Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Bu akademisyenler falan hiç mi işe yaramıyor?

2013'ün son aylarından başlayıp bugüne doğru olup bitenleri zihninizden şöyle bir geçirin...
Dershane gerginliği, Kılıçdaroğlu'nun pek manidar ABD gezisi...
Sosyal medyada Gezi olayları öncesine benzeyen garip bir hareketliliğin başlaması...
Derken, yolsuzluk operasyonlarının arkasına saklanan yargı darbesi girişimi...
Bu iddiaların toplumda yarattığı gerginlikle 2014'e giriş...
Gülen medyasıyla Doğan medyası ittifakının "hükümet düşüyor mu?" endişesini pompalayarak ekonomiyi olumsuz etkileme çabası...
Kaset şantajıyla CHP'nin başına getirilen Kılıçdaroğlu'nun beklendiği gibi hiç vakit kaybetmeden "cemaat politikacı"sına dönüşüvermesi...
Hatırlayın! Bütün bu "şok" gelişmeler yüzünden marttaki seçim atmosferinin çok farklı olacağını ve dengelerin mutlak olarak değişeceğini düşünenlerin sayısı hiç az değildi.
Bu durum karşısında bazıları ürktü, bazıları ellerini ovuşturdu, bazılarımız da haklı olarak üzüldü.
Oysa bakın...
Her şey hızla 2011 genel seçimleri öncesine benzemeye başladı. Erdoğan'ı destekleyen kesimde aynı kararlılık; Beyaz Türkler'de aynı aymazlık, ret ve inkâr tutumu; kendine "sol" diyen ama solun sosyolojik zeminiyle ilgisini koparan kesimlerde aynı hayalcilik hâkim.

***

Dün Ak Parti'nin 2011'deki gösterişli İzmir mitingi sonrası Ege basınında yazılanları çıkartıp baktım. CHP'liler yine "toplama kalabalık"tan söz etmişler. Aynı bugünkü gibi, bariyerlerle alanın daraltılıp kalabalığın fazla gösterildiğini iddia etmişler. CHP daha kalabalık bir miting yapınca rahatlamış, pek sevinmişler.
Sonra ne olmuş? Seçim sonunda Ak Parti oylarını gerçekten artırdığı, İzmir'i kale sanan CHP'nin ensesine yapıştığı görülmüş.
İstanbul da farklı değil. Hatta Büyükşehir seçimi açısından bakarsak, 2011'in çok gerisine düşme eğilimi gösteriyor CHP.
Bir şu sıralarda sönmeye başlayan Sarıgül balonuna bakın, bir de kasım ve aralık başlarındaki havasını hatırlayın! Acaba aday olmaya ikna edilirken olayların bambaşka biçimde gelişeceğine mi inandırılmıştı?
***

"Peki neden hep böyle oluyor?" konusunu bir kez daha açmayacağım. Bilmek ve anlamak isteyen bu sorunun cevabını biliyor. Fakat şunları sormadan geçemeyeceğim...
Nasıl oluyor da Beyaz Türkler, sol kesim ve merkez medya bu memleketin özelliklerine bu kadar uzak kalabiliyor?
Neden hâlâ inkâr yolunu seçiyor, kafayı sandığa vuruncaya kadar kendilerini aldatıyorlar?
Neden hakiki bir muhalif siyaset üretmek için seslendikleri kitleleri öğrenmek ve genişletmek çalışmasına girmiyorlar?
Bunca çok bilmiş akademisyen, bu kadar yandaş medyacı hiç mi işe yaramıyor?
Esas şaşırtıcı olan bu! Bu traji-komik hal!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA