Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Almanya ve Avrupa'nın geleceği

Almanya demek... Büyük toplumsal travmalar ve bu travmaların açtığı derin yaraları iyileştirmek için yıllar boyu çabalamak demek.
İkinci Dünya Savaşı sonrasının Almanya'sına bakalım...
Bir yanda Avrupa'yı "Amerikanlaştırma" misyonuna zincirlenmiş Batı Almanya, öte yanda acıyı hissetmemek için "taş kesilmiş" Doğu Almanya.
Suçluluk duygusunu telafi edeceğine inanılan ağır endüstriyel hamle.
Ve hem siyasal, hem de kültürel bir temsil eksikliği, bir tür "köksüzleştirilme" sancısı.
Amerika'ya bakıldığında "White House", Rusya'ya bakıldığında "Kremlin", Britanya'ya bakıldığında "Buckingham Palace", Fransa'ya bakıldığında "Arc de Triomphe"un görüldüğü yerde Almanya'nın artık bir duvarı vardı: Berlin Duvarı.
Yani ayrılık ve engel!
Sonra Soğuk Savaş bitti, Duvar yıkıldı, Almanya birleşti.
Avrupa büyüdü.
Doğu'ya ve Balkanlar'a doğru...
İşte o noktada sanırım herkes Almanya'nın 1946 sonrası açılan yaralarını tedavi etmek için yaptığı hesapları ve planları ya fark etmedi ya da görmezden geldi.
Bugün geldiğimiz aşama ise apaçık: Almanya'nın hem AB üzerindeki otoritesi hem de artık bir "küresel aktör" oluşunun ardından patlak veren Ukrayna krizi...
Ve tabii Avrupa deyince yavaş yavaş akla Almanya'nın gelmeye başlaması da önemli.
Hiç merak etmeyin aynı dinamik yeni "başlangıç noktaları" ve yeni krizler üretmeye devam edecek.

***

Biliyorum, popüler gazete okuru bu konulara pek ilgi duymaz.
Yine de bu meseleleri tartışmaya açmaktan kaçınmamalıyız.
Çünkü dünya hızla yeni bir şekil alıyor ve bu durum Türkiye'nin geleceğini derinden ilgilendiriyor.
Şu Avrupa Parlamentosu sonrası ortaya çıkan "Aşırı sağ yükseliyor" tartışması mesela...
İçinde başka ipuçlarını da taşımıyor mu?
Seçimden yüksek oyla sürpriz yaparak çıkan yeni partilerin hepsi sağcı değil. Hatta bazıları radikal sol oluşumlar.
Ancak hepsinin ortak noktası "Birlik"ten duydukları kuşku.
Irkçılık, İslamofobi, göçmen karşıtlığı elbette çok önemli fakat şimdi durup dürüstçe sormalıyız...
Madalyonun öteki yüzünde ne var?
Ben söyleyeyim: Milli olanı yok sayan bir birleşme vizyonunun iflasın eşiğinde olduğu gerçeği!
Tam bu noktada Almanya'nın belirleyiciliği artacak.
Neden?
Çünkü Almanya hem güçlü bir devlet olarak Avrupa'yı elinde tutmak istiyor hem de güçlü bir millet olarak kendini yeniden inşaya hazırlanıyor.
Bu hayati önemde bir gelişme!
Yazımı burada keseceğim ama Avrupa üzerine konuşacak daha çok şey var; tekrar döneceğim.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA