Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Ya mutsuzsak diye korkan mutlular!

Pazar notları:

Yalan yanlış bir araya getirilmiş iki güzel söz bile kalbimizi çalmaya yetiyor. Ortalıkta aforizmalar, menkıbeler, sloganlar uçuşuyor. Ya güzel bir eylem? Ara ki, bulasın! Çoğumuz ikiyüzlü değiliz, aldatmayı ve aldanmayı sevmiyoruz. Peki neden kelimelerle eylemlerin arası bu kadar çok açıldı? Üzerinde durup düşünsek biraz... Suçu hemen sosyal medyaya atmasak hani... Yoksa buna bile mecalimiz kalmadı mı?

***
Herkes aşk istiyor. Sözü, şiirselliği, şarkısı, türküsü, filmi, öyküsü ne güzel! Fakat hayatta görüldüğü yerde öldürülüyor; başını gösterdiği anda korkup kaçılıyor. Saygı ve eşitlik talebi de öyle! Sor herkese! Saygı ve eşitlik taleplerini en üste yazacaklar. Sonra günlük yaşamlarına ve stratejilerine bak! Kendilerine bile saygıları yok, umurlarında değil. Ezip geçiyorlar her şeyi. Eşitlik mi? Hırs, rekabet ve başarı dünyasında lafı mı olur! Kelimelerle hayatın arasında korkunç bir uçurum açılıyor diyorum da inanmıyorsunuz.
***
Aforizmalar, aforizmalar... Güzel eylemlerden umudu kestikçe güzel sözlere sığınıyoruz. Bu gidişle işimizi kelimeler bitirecek! Güzel sözlerle bitip tükeneceğiz.
***
Kandil kutlaması... Saat: 23.22. Bu kadar geç bir saatte şu çarşı lokantasına niye girdim ki!.. Yemeklerin çoğu tükenmiş. Üstelik aç değilim. Bakıyorum. Biber kızartması var. Mevsimin açılış töreni olabilir. İstiyorum. Orta yaşlı garson o kadar mı diyor. Yağlar içinde yüzen nohutu gözleriyle işaret ediyor. Bahçe tarafında bir masaya oturuyorum ve müşfik bir sürtünme hissi ayaklarımı sarıp sarmalıyor. "Bir de yarım köfte" diyorum garsona. Kedi için söylediğimi anlamıyor. Anlamasın. Hayatımın en leziz akşam yemeklerinden biri oluyor. Kedi köfteleri seviyor, ben biberleri... Daha ne isteriz! Üstelik birbirimizi (en azından şu an) sevdiğimiz de açık. Şükür!
***
Çok mutluyuz, çok iyiyiz, resmen cennetteyiz diyen bir grup insan... Cennette oldukları tartışılır da, hakikaten "iyi" yaşıyorlar. Ama ancak "çakır keyif" bir kafayla bunları söyleyebiliyorlar. Ayıkken korkuyorlar. "Peki ya sonra?" sorusundan, "Ee?" diye bakılmasından korkuyorlar... Basitçe ifade edersek refah toplumlarıyla din kültürü arasındaki anlaşmazlık da aynı "yer"e dayanıyor. Refah ve "mutluluk manisi" insana "peki ya sonra?" sorusunu unutturmak istiyor.
***
İçlerinden biri "biz iyi insanlarız" diyor; "bizi rahat bıraksınlar." Korkuyor. Oysa siyaset ve sosyoloji onları rahat bıraksa, ihtiyarlık ve mutsuzluk bırakmayacak. Acıklı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA