Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Yeni çocuklar, şaşkın ebeveynler ve okul...

Asıl konuşmamız gereken konuları daha ne kadar erteleyebiliriz?
Çocuklarımız mesela...
Yetişkin geleceklerine karşı kayıtsızlaşan ve gelecek geldiğinde endişeyle ortalardan sıvışmaya çalışan çocuklarımız...
Geçen gün bir baba "Oğlum artık tek pantolonla bütün bir yılı geçiriyor, üstüne başına bakmıyor, dişlerini fırçalamaya bile gerek görmüyor" diye anlatıyordu; "onu ilgilendiren tek şey akıllı telefonu, onunla mutlu!" Bir anne "Küçük kızım Instagram için süslenip püslenip video çekiyor ama dışarı çıkarken çoraplarını giymeye bile üşeniyor" diye yakınıyordu.
Demek ki, gitgide şaşkınlaşan ebeveynlerimiz de medyada dile getirmediğimiz esas gündemin tam göbeğinde yer alıyorlar.
Fakat en önemlisi...
Asıl "oyun sahası"nın dışında kalan, yani "taca çıkan" okul!

***
Okul meselesini sadece milli eğitim müfredatından ibaret sanıyoruz.
İşin o yanı elbette önemli.
Ancak problem artık çok daha ötelere uzanmaya başladı.
Eskiden okullu olmak demek, kendini geleceğe/yetişkinliğe hazırlamak demekti.
Şimdi çocuklar bu gerçeğe duygusal açıdan sırtlarını dönüyorlar.
Tüketim dışında kalan her şeye karşı kayıtsızlar!
İşi ciddiye alan çocuklarda ise hayaller ve hedefler ile okulda öğretilenler uyuşmuyor Neden?
Okul ne yapıyor çocuklarımıza?
Bunun en güzel anlatımını John Taylor Gatto'nun kitabındaki (Eğitim: Bir Kitle İmha Sanatı) bir hikayede buldum.
Pirelerin eski devirlerde kralları eğlendirmek için eğitilmeleriyle ilgili bir hikaye...
Hikayeyi anlatan da çeşitli yarışmalarda ödüller almış, pek başarılı bir Tayvanlı göçmen çocuk.
***
"Pireleri derin bir kabın içine koyarsanız zıplayıp çıkarlar.
Ama kabın kapağını bir süre kapatırsanız, kaçmaya çalışırken kapağa çarptıkları için çok yükseğe zıplamamayı öğrenirler.
Yavaş yavaş bu işin peşinde koşmaktan vazgeçerler.
Sonra kapağı kaldırırsanız, pirelerin güvenlik endişesi yüzünden zıplamadıklarını, uçmadıklarını görürsünüz.
Hayat da böyle...
Çoğumuz kendimizi korkularımız ya da şartlanmalarımızla düşük beklentilerin içine hapsediyoruz."
Hikaye bu...
J. T. Gatto şöyle diyor:
"Hikayeyi duyunca, öğretmenlik hayatım gözümün önünde canlandı. Yıllar boyu çocukların kafalarını toslayacakları deney kabının üzerindeki kapak işlevini görmüştüm."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA