Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Zaman gelip geçerken: Keşke kibir de kontrol edilebilse!

Büyüdükçe masumiyetimiz kaybolur. Onun yerini manevi masuniyet (korunmuşluk, dokunulamaz olmak) alıyorsa, ne güzel!.. Broşür dağıtan delikanlıya arsız bir kibirle yüklenen kadının videosunu izlemişsinizdir.
Sosyal medyada var. Kadının alçakça bir alaycılıkla yönelttiği "makarna yok mu?" sorusunu delikanlının samimi bir sükunetle karşılayışına hayran kaldım.
Terbiyesizi kendiyle baş başa bırakıp yoluna gitmek; işte manevi masuniyet!

***
Kibir dedim de... Bir zamanlar "öfke kontrolü"nden ne çok bahsedilirdi.
Bir Hollywood filminin peşinden öfke terapisi modasının patlak verdiğini hatırlıyorum. Keşke kibir için de öyle yollar olsaydı! Ama yok! Olamaz.
Çünkü kibir, bir belirti veya dışavurum değil, çok derinden bir bozulmanın ifadesidir.
Üstelik kibirli kişi kördür, kibrinin karanlığını hakikat sanır.
***
Seçim atmosferi içinde en çok kullanılan kavramlardan biri de "kararsızlar"dır, malum. Siyaseti bir yana bırakıp hayatımızdaki kararsızlara hızlıca bakalım mı? Ah, o her şeye sahip olmak arzusuyla hiçbir şeye el süremeyenler... Çünkü bilirler, seçerek "kazanmak" için diğerlerini kaybetmeyi göze almak gerekir...
Bir de mızmızlar var tabii. Sorsan, "çok kararsızım" derler ama "kaçma"nın konforuna sığınmayı seçmişlerdir.
***
Bize "seçmek" (sevmek) yerine, şöyle bir hoşlanıp bırakmayı öneren modern tüketim toplumunda kararsızlık, ne yazık ki, kararlı bir haldir.
***
Geçen hafta fado şarkıları önerdim diye, az tepki almadım. Instagram sayfama "doğa seslerini dinlerim daha iyi" diye not bırakan bile oldu.
Doğrusu, ne demek istendiğini anlamadım.
Çünkü bütün müzikler "kültürel" ürünlerdir, yani "pişmiş"lerdir.
Dolayısıyla doğa seslerinin çiğliğiyle karşılaştırılmaları uygunsuzdur. Doğa sesleri bizi sükunete erdiriyorsa, şahanedir.
Ben de severim. Ama doğa sadece böyle bir klişeden ibaret değildir.
Çoğu zaman ürkünçtür. Ormanda yürürken korkarak kulaklarını kapatmak zorunda kalan bir eski arkadaşımı hatırlıyorum da... Neyse, sustum.
***
Moda'daki Dem'i seviyorum.
Çaylarını, "cheesecake"lerini ve en çok da kedilerini seviyorum. Her şeye çikolata boca eden kafelerdeki kuyrukları da anlayamıyorum. Yaşımdan herhalde!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA