Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Şehirde akşam

Akşamın lacivert örtüsü üzerine kızıl pırıltılar dökerek Beykoz koyunun sularına iniyor...
Balıkçı tekneleri dört dönüyorlar...
Lüfer akını var.
Kanlıca'da otururken birden fırlayıp buraya nasıl, neden geldim, bilmiyorum.
Çoktandır kendime böyle sorular da sormuyorum.
Zaten biraz sonra salaşlığına bayıldığım Gül Balık'a girer, o leziz balık çorbalarını içerim.
Yağmur az önce dindi.
Karşıda Yeniköy, Tarabya tarafı sanki buğulu bir camla kaplanmış.
Hatıralar nasıl da sıraya giriyorlar zihnimde...
Tanpınar haklı.
Buralarda hatıralar hep canlıdır ve "daima bir yalnızlık hissi ile beraber yürürler."

***

Bir kent olarak İstanbul hiç durmaksızın kımıldanıyor, çoğalıyor, büyüyor.
Meydan meydan, site site, AVM AVM büyüyor, doluyor, taşıyor.
Tükenmek nedir bilmeyen bir kinetik enerji...
İnsanları besliyor, doyuruyor, sarıyor sarmalıyor.
Lakin şehir bambaşka...
Şehir sağından solundan dürtülmekten huzursuz; gitgide içine büzülüyor.

***

Parlak laf etmek değil derdim...
Somut bir şey söylüyorum.
İstanbul, deyince aklınıza Beylikdüzü, Ataşehir, Başakşehir, Sancaktepe falan geliyorsa...
Bir kentten söz ediyorsunuz, demektir.
Ötesi kendini kandırmaktır.
Şehir ise sur içidir mesela...
Karaköy...
Galata...
Üsküdar...
Ve Boğaz...
Bu ayrımın hakkını vermeden "İstanbul'u sevmek"ten falan söz etmek anlamsız.
Hem de çok anlamsız.

***

Eve dönüş yolunda Çubuklu'ya varınca pencereyi açıp iyot kokusunu içeri alıyorum.
Sağ yanım boylu boyunca gölgelerle bezenmiş Boğaz'ın suyu...
Pandemi başladığından beri neden vaktimin büyük bölümünü buralarda geçirdiğimi bir kez daha sorguluyorum...
Cevap yine Tanpınar'dan geliyor tabii.
"Manzara bir ruh halidir" malum ve Boğaz'da bütün hareket adesemizin, yani gözlerinizin baktığı alanın dışında kalır; "siz yalnızca musikiyi duyarsınız." L. Durrell de aklıma geliyor şimdi...
"İskenderiye Dörtlüsü"nün yazarı insanın kişilik buhranını başından savmasının en iyi yolunun bir başka "peyzaj"a taşınmak olduğunu söylerdi ki, haklıydı.

***

Tam Hisar'a geldiğimde düşünüyorum da...
Şükür ki, hayallerimin çekip gittiği şu yaşımda güzel hatıralarla doluyum.
Şehir öyle bir şey işte!
Kentin hatıraları nasıldır peki?
Onu genç kuşaklara sormak gerek...
Çok sonra...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA