Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Demokrasi hizmete de dönük siyasi rekabettir...

Benim kuşağım tarihi sıkıştırılmış biçimde yaşadı.
Dünkü yazımda Kraliçe Elizabeth'in tahttaki 60'ıncı yıldönümü kutlamalarından söz etmiştim.
Düşünün ki Elizabeth tahta çıktığında Sovyetler Birliği'nin yönetiminde Stalin vardı. Şimdi Sovyetler Birliği de yok. Türkiye'de Demokrat Parti iktidarı 2'nci yılındaydı ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan da Adnan Menderes'ti.
Çok yakın döneme bölgemizde damga vuran isimleri hatırlayın.
Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi yok, Hüsnü Mübarek de yokluğun eşiğinde.
60-70 yaşlarındaki bir kişinin tanık olduğu yerel ve global siyasi değişimi bir yana bırakalım.

Her alanda değişim
Teknolojinin hayatımıza yansımalarını düşünün bir kez.
Sahil yolunda yürüyüş yapanlara bakıyorum. Bir yandan yürüyorlar, bir yandan da telefonla konuşuyorlar.
Dün yolda karşıdan gelen bir motosikletlinin de telefonla konuştuğunu gördüm.
Acaba GSM cep telefonları hayatımıza girmeden önce ne yapıyorduk?
Ya internet, ya uydularla ulaştığımız televizyon kanalları...
1980'de Türkiye'deki toplam turistik yatak sayısı, Girit Adası'ndaki turistik yatak sayısına eşitti.
Otoyol tanımına yakın tek yol da, İstanbul- Gebze arasındaki 40 kilometrelik asfalttı.

10 yılın hesabı
Toplam ihracatımızın 2.8 milyar dolar olduğu ve bunun petrol ithalatımıza yetmediği yıldan bu yana neler olduğunu hatırlıyor musunuz?
Başbakan Erdoğan'ın önceki gün AK Parti İzmir kongresinde iktidardaki 10 yılın hesabını verdiğini belki izlemişsinizdir.
Bazı rakamları hatırlayalım:
- Merkez Bankası'nın kasasında 27 milyar dolar vardı, şimdi 91 milyar dolar var.
- Milli gelirimiz 230 milyar dolardı, şimdi 772 milyar dolar.
- İhracatımız 36 milyar dolardı, şimdi 135 milyar dolar
.
Başbakan'ın siyasi polemiklere açık söylemlerine girmek istemiyorum.

Farklı görüş olmalıdır
Demokratik siyasetin vazgeçilmez yansımaları bunlar... Her açıklama ile aynı görüşte olmak da hiç gerekmez. Hem AK Parti'ye oy vermiş olmak ve hem de Başbakan'ın bazı düşüncelerini paylaşmamak mümkündür.
Ama yapılan hizmetlerin ve elde edilen sonuçların farklı değerlendirilmesi gerekiyor.
Çünkü demokratik siyasetin özü "Hizmete dönük rekabet" olmalıdır.
Ve unutmayalım ki "Hizmet"in çapı da, zorlukları da giderek artıyor.
Türkiye'de iktidar olan kadrolar hem gerekli yatırımlara kaynak bulmak, hem de her yıl sadece enerji gereksinmeleri için 50 milyar dolar dış ödeme yapmak zorunda.

Gelişme devam etmeli
Benzin kuyruklarında beklediğimiz, telefonda çevir sesinin bir türlü gelmediği, yurtdışına çıkışa iki yılda bir izin verildiği yakın yılları da yaşadı bizim kuşak.
Otobüs yerine uçağı tercih etmek şimdi doğal bir durum.
"Asılacaksan İngiliz ipiyle asıl" tekerlemesinin artık bir anlamı yok. "Türk Malı" damgası taşıyan endüstri ürünleri İngiliz pazarında da pay sahibi artık.
Demokrasiden beklentimiz "Özgürlüklerin korunması" yanında, gelişmenin de devam etmesidir.
"Hizmet"i devre dışı bırakan ve sadece gerginliğe dayalı siyasi rekabetin dün bizi bugün de Yunanistan'ı ne hale getirdiğini hepimiz bilmiyor muyuz?
Kavgayı köşe yazarlarına bırakalım.
Siyasetçiler hizmete dönük rekabet için yarışsınlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA