Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

İnsanlar "doğru" konuşa konuşa anlaşır

Kelimelerin yanlış anlamlarda kullanılması, dile özen gösterenlerin tabii ki canını sıkar. Günümüzde canı sıkkın insanların sayısının fazlalığının bir nedeni de herhalde bundandır.
Radyolarda ve televizyonlarda "Oldukça"nın "Çok"un yerine kullanılması, günlük konuşmalarda "Bilakis"le "Bilhassa"nın karıştırılması artık alışılan durumlar değil mi?
Bir kişiden söz edilirken "Ben onu şahsen tanırım" diyerek sözü edilen kişiyi tanımadığını anlatmak isteyenlere hiç rastlamadınız mı?
Ama neticede kelimeleri yanlış kullanmak, az okumaktan veya eksik eğitimden kaynaklanan ve düzeltilmesi mümkün olan bir durumdur. Tabii bir de düşüncelerini ifade edecek yeterli dil bilgisine sahip olmayanların, küfrederek yetersizliklerini giderdiklerini zannetmeleri durumu da var ortada.
Bunun yanında Türkçeyi doğru dürüst kullanamazken konuşmalarının arasına yarım yamalak bildikleri bir yabancı dilin kelimelerini sürekli yerleştirenler de, "Oldukça" can sıkıcı durumlara neden olurlar.

Kavram kargaşaları
Bütün bunların ötesinde eğer söylenmek istenen şeyi zihninizde berraklaştırmışsanız, konuşmanızda çok fazla hata yapmazsınız. Kelimeleri gerçek düşüncenizi gizlemenin aracı olarak kullandığınızda ise, yanlış yapmanız da kaçınılmazdır. Bizim toplumsal yaşamımızda çok sık rastlanan bir durum da "Kelimeler"den öteye "Kavramlar"ın yanlış algılanması ve hatalı kullanılmasıdır.
Cumhurbaşkanı Gül Portekiz'i ziyaretinde "Denetim" ile "Engelleme" arasındaki farka dikkati çeken önemli uyarılarda bulunmuştu.
"Rekabet" ile "Düşmanlık"ın karıştırılması kadar önemli bir kavram kargaşasıdır, engellemenin denetlemenin yerine geçirilmesi.

Engelleme araçları
Siyasette de, yargıda da "Denetim" toplumsal sağlığın ana etkenlerinden biridir. Muhalefetin iktidarı denetlemesi de, yargının fiillerin yasalara uygunluğunu denetlemesi de, toplumsal istikrarı sağlar.
Ama denetimi bir engelleme mekanizmasına dönüştürdüğünüzde, sosyo-politik yaşam felç olur. Gelişme yavaşlar ve hatta durur.
Hiçbir siyasi partinin beğenmediği 1982 Anayasası'na dayanılarak açılan iptal ve yürütmeyi durdurma istemleri, çoğunlukla denetlemekten ziyade engelleme amaçlı değil midir?
Ya da yakın geçmişte özelleştirmeleri engellemek için sözde yargı denetiminin kullanılması ile devreye sokulan engellemeler, Türkiye'ye hem zaman hem de para kaybettirmemiş midir?

Farklar görülmeli
Cumhurbaşkanı seçimini Anayasa Mahkemesi'ne taşımak gerçekten "Denetleme" amaçlı mıydı?
Kısacası Anayasa Mahkemesi ve Danıştay gibi yüksek yargı organlarını siyasi veya ideolojik kaynaklı engellemelerin aracı olarak kullanmaktan kaçınmak gerekiyor.
Varlık sebeplerini bu tür engellemelerde bulan meslek odaları veya sivil toplum örgütleri de, denetim ile engelleme arasındaki farkı herhalde görmelidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA