Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

"İnsan sevgisi"nin olmadığı "vatan sevgisi"nin içi boştur

Farklı düşünmenin ve farklı olmanın nefret ve hatta cinayet üretimine dayandığı toplumların insanlarının yürek yakan serüvenlerini, bu topraklarda yaşayan bizler kuşaklar boyudur görmüyor muyuz?
Eğer 40 yıllık arkadaşlarınızdan sizden farklı düşündükleri için nefret etmeye başlamışsanız ve eğer siyaseti bir ölüm- kalım savaşı biçiminde algılamaktaysanız, bu topraklarda yaşananlardan hiç ders almamış olmanız gerekir.
"Ortadoğu- Balkanlar- Kafkaslar" üçgeninde demokrasiyi, hukuk devletini, hoşgörüyü, insan hak ve özgürlüklerini yaşatıp geliştirmenin ne zorluğunu, ne de kıymetini anlamışsınızdır...
Her gün sizin gibi olmayan, sizin gibi düşünmeyen, inançları sizden farklı olmayanlara dönük nefret üretiyorsanız... Karşı kaleye bir gol atmayı siyaset sanıyorsanız, hizmet nöbetinin değişmesini değil hizmet edenlerin devrilmelerini bekliyorsanız...

İnsanlık trajedileri
Bu coğrafyanın bize de yansıyan trajedilerini, hatırlamayı deneseniz hiç fena olmaz!
Öfkelerinin boyu akıllarından uzun olan, vücut salgıları ile düşünce ürettiklerini zannedenler, bu coğrafyanın insanlarına kendi vatanlarında yaşamayı cehennem haline kaç kez getirmediler ki...
Yüzbinlerce Suriyeli insan canlarını kurtarmak için evlerini, ailelerini, arkadaşlarını, hatıralarını bırakıp, Türkiye'ye göç etmediler mi?
Yüzbinlerce Bulgaristanlı Türk'ün göçüne tanık olmadık mı?
Saddam'dan kaçan Kürtleri hatırlamıyor muyuz?
Humeyni rejimi geldiğinde yine milyonlarca İranlının, ülkelerinden kaçmak durumuna düştüklerini görmemiş miydik?

Tatarlar, Çerkezler, Rumlar

1923-39 arasında Yugoslavya'dan Türkiye'ye 120 bin kişi sığınmıştı. İkinci göç dalgası da 1952-67 arasında yaşandı. Kosova'dan Makedonya'dan, Bosna'dan gelenlerin sayıları 200 bine yakındı.
Ya Kırım Tatarları? Kemal Karpat'a göre, 1783- 1922 arasında Osmanlı topraklarına göç eden Tatarların toplam sayısı 1 800 000 civarındadır. Daha sonra da Stalin'in sürgününden kaçan Tatarlar geldiler.
Ya da 1912'deki Balkan Savaşı sonrasında yurtlarını bırakıp Türkiye'ye göç eden milyonları unuttuk mu?.. Daha önceki tarihlerde olanları da hatırlayalım mı? Sovyet Devrimi'nden kaçan Beyaz Rusları... 1864'ten başlayan Çerkez göçünü... Katolik yobazlığından kaçan İspanya Yahudilerini...
Ya bizim verdiğimiz göçler?... Mübadele ile giden Anadolu insanları... Tehcir sonrası Ermeni göçü... Kıbrıs olayları ertesinde giden İstanbullu Rumlarla "Fetih"ten beri birlikte yaşamıyor muyduk? 1950'de sayıları 130 bindi, şimdi 2000'in altına indiler...

Vatan ve insan
"Vatanımı seviyorum" dediğinizde bu sözler "Vatanımda yaşayanlardan sadece benim gibi olanları ve benim gibi düşünenleri seviyorum" anlamına geliyorsa, bir durup düşünmelisiniz... Acaba vatandaşlarınıza karşı bakış açınız "Ya sev ya terk et" çizgisinde mi oluşuyor?
Topluma siyaseti kavga, kamplaşma ve tepişme olarak sunan bir avuçluk egosu şişkin gürültücü azınlık, istikrarımızı rehin alamamalı... Demokratik siyasetin, onların öfkelerine ve nefretlerine kurban edilmesine izin vermemeliyiz.
Vatan sevgisi insan sevgisi olmadan, içi boş bir kavramdan öteye anlam taşımaz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA