Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Kutsallar kullanılıyorsa maddi çıkarlar da devrededir

Devreye maddi çıkarlar ve özellikle siyasi iktidarı paylaşma meselesi girince aynı inancı paylaşan insanların da birbirlerine nasıl insafsızca saldırdıklarını, tarihteki din ve mezhep savaşlarından öğrenmiş olmamız gerekiyor.
Bu durum sadece İslam'daki yol ayrılıkları için söz konusu değildir.
Katolik Kilisesi'nin inananları istismar edip aşırı zenginleşmesi ve hatta "Endüljans" diye bilinen belgeleri parayla satarak günahları affetmesi, siyasetle ve dünyasal etkinliklerle aşırı ilgilenmeye başlaması gibi durumlar sonunda, Almanya'da Vatikan'a karşı başkaldırı eylemlerinin yolu açılmıştı.
Katolik Kilisesi'ne baş kaldırıp Protestan mezhebinin yolunu açan Martin Luther'in (1483-1546) Vatikan hakkındaki cümlelerini hatırlayın... Mesela şöyle yazmıştı "Hıristiyanların Özgürlüğü" üzerine:

Roma ve cehennem
- Eskiden cennetin kapısı olarak kabul edilen Roma, artık bir çeşit cehenneme açılan ağızdır. Roma Kilisesi soyguncuların en hukuktan yoksun sığınağı, en utanması olmayan genelev, günahın ve ölümün hükümdarlığıdır. Roma Babil'den ve Sodom'dan daha günahkârdır.

Evet... Maddi çıkarlar ve hele dünyevi iktidara sahip olmak için dini inançları istismar etmek girişimleri devreye girince, aynı inançları paylaşan insanların yollarının ayrılması da kaçınılmaz olur.
Nitekim Vatikan'a ilk başkaldırı "Saksonya Elektörü"nden gelmiş ve affedilme sertifikalarını (Endüljans) satan Katolik rahip bölgeden sürülmüştür. İngiltere'de 8'inci Henry'nin Katolik Kilisesi'ne karşı savaş açması da (1529), siyasi iktidarın Kilise ile paylaşılması iddiasına karşı bir tepki değil midir?

Din ve mezhep savaşları
Sonuçta "Schmalkaldik Savaşları" ertesinde 1555'teki "Augsburg Barış Antlaşması" ile Alman prenslikleri Protestanlığı seçmek konusunda özgür kılındılar. Protestanlık Almanya, İsviçre, Danimarka, Baltık kıyıları ve kısmen de Fransa'da yaygınlaştı... Bu bölgelerde Katolik kilisesinin mallarına el konuldu, prensler zenginleşti. Ama mücadele burada da bitmedi. "Otuz Yıl Savaşları" (1618-1648) ile Hıristiyan inancının farklı mezheplerinin insanları Avrupa'yı kana buladılar.
Olaylara bu açıdan bakabilirseniz "Tarih"in sadece geçmişin hikâye edildiği bir bilim dalı olmadığını da görürsünüz. Bugün yaşanan ve yarına dönük gelişmeler içeren güncel olayları da, tarih sayesinde daha derin içerikleriyle değerlendirmeniz kolaylaşır.

İlaç laikliktir
"Kutsal" kavramı kullanılarak ve dini inançlara göndermeler yapılarak sürdürülen mücadelelerin altında, maddi çıkar çatışmalarının ve siyasi iktidarı elde etmek amaçlı girişimlerin bulunması durumu mutlaka araştırılmalıdır.
Bu mücadelelerin özünü değerlendirmeden veya bilmeden taraf olan "İletişim çağı" öncesinden kalma saf ve temiz kitleleri, hoşgörü ile karşılayabiliriz. Ama bir gün onlar da kullanıldıklarını mutlaka anlayacaklardır.
Ama bilelim ki bu çarpık ve hastalıklı yapının ilacı "Laiklik"tir.
Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi içinde inançlara saygılı ama inançların dünyevi düzene yönlendirici olmayacağı ve siyasi kavgaların dini inançlar üzerinden sürdürülemeyeceği bir düzenin adıdır "Laiklik."
Avrupa o karanlık dönemden "Laiklik" sayesinde çıkmış ve "Aydınlanma"ya ulaşmıştır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA