Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Başbakanlık sisteminde başkanlık denemesine doğru

Siyasetin gündeminde artık "Kim cumhurbaşkanı olacak" sorunsalı var... Bakarsınız birileri "Ahmet Necdet Sezer'i yeniden Cumhurbaşkanı seçelim ki Çankaya başı örtülü kadınlara yeniden yasaklansın" benzeri parlak öneriler seslendirirler.
Kim ne derse desin yeni Cumhurbaşkanı'nı belirlemek kolay olmayacak.
Öncelikle Başbakan Erdoğan'ın bu konudaki kararını belirlemesi gerekiyor. Sonra da Cumhurbaşkanı Gül'ün bu karar karşısında benimseyeceği tutum önem kazanacak...
Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmayı düşünmesi halinde "Putin-Medvedev modeli" bir yer değiştirme söz konusu olacak mı, bilemiyoruz. Ama belli ki Cumhurbaşkanı Gül siyasetten erken emekli olmayı pek düşünmüyor... Nitekim bir gün önce Başbakan Erdoğan'la baş başa görüşmüş olmasına rağmen, son yurt dışı gezisine katılan gazetecilere, Çankaya'nın geleceğine ve Başbakan'la diyaloguna ilişkin değerlendirmeler yapmak gereğini hissetti.

İnsafsız meslek
Uzaktan bakınca siyaset çekici bir uğraş gibi görünür. Ama içine girince siyasetin ne kadar insafsız bir hayat tarzı olduğunu görüverirsiniz.
Siyasette bir kişinin yükselmesi, bir diğer kişinin yükselmemesi anlamına gelir. Vefa ve minnet gibi duygulara siyasette pek yer yoktur. Güce ve iktidara sahip olmak için verilen mücadelede insani duygulara ağırlık verenler, sonunda yenik düşerler.
Ecevit'in siyasete taşıdığı ve bakan yaptığı isimlerin, onu sakata çıkarmak için ne düzenler kurduklarını unuttuk mu? Turgut Özal'ın siyaseten var ettiği isimlerin, onu nasıl yalnız bıraktıklarını hatırlamıyor muyuz? Sezar'ın son sözü "Sen de mi Brütüs" değil miydi neticede?
Türkiye'nin siyasal ve anayasal yapısını değerlendirince bu ülkede "Başbakanlık Sistemi"nin var olduğunu görürüz. Her ne kadar 1982 Anayasası'nda Kenan Evren hesap edilerek "Güçlü Cumhurbaşkanı"na dayalı bir yapı oluşturulmuşsa da, seçimle gelmiş Başbakan Turgut Özal, devlette asıl güce sahip olmamış mıdır?

İki başlılık denemesi
Cumhurbaşkanı Evren bu gerçeği kabullenip, Başbakan Özal'ı engellemeye çalışmadı ve böylece sistem aksamadan yürüdü... Ama özellikle AK Parti iktidar olduktan sonra Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanlığını bir engelleme ve bir azarlama makamı konumuna soktu. Bu sistem ancak Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olup, başbakanla uyumlu çalışmaya başladıktan sonra yeniden aksaksız işler hale geldi.
Yeni dönemde ise halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı ile yine halk tarafından seçilmiş Başbakanın birlikteliğini göreceğiz. "Başkanlık Sistemi"ne geçilmeden gerçekleşecek olan bu karma model, iki başlılıkla birlikte, herhalde zorluklar da getirecektir.
Doğru Yol Partisi delegelerinin her birini çoluklarının çocuklarının isimleriyle tanıyan Süleyman Demirel Çankaya'ya çıkınca, bu delegeler nasıl Tansu Çiller'e biat etmişlerdi hatırlayın...
Bakalım neler göreceğiz?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA