Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Dün o kadar uzak geçmişte kaldı ki

Siyaseti sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan takıntısı ile icra etmek mümkün olsaydı sosyal medyadaki kifayetsiz muhterislerin her biri, ülkenin yönetimine de talip olabilirdi. Ama Türkiye eski Türkiye değil... Mesela sadece enerji gereksinimlerimiz için her yıl 60-70 milyar dolar bulmak zorundasınız...
Eski bayramlarda ülke yöneticisi olmak ne kadar kolaydı... Bir avuç imtiyazlı dışında köylü köyünde, kentli kentinde oturur ve birbirleri ile bayramlaşırlardı... Düşünün ki şimdi 18 milyon özel aracın ve 40 milyon THY yolcusunun bulunduğu bir ülkedeyiz.

Yoğun bir hareketlilik

Yarın başlayacak olan Kurban Bayramı arifesindeki haberlere baksanıza... Atatürk Havalimanı son dönemlerin en yoğun günlerini yaşamış. Tatile çıkan yolcular sebebiyle check-in ve pasaport bankolarında uzun kuyruklar oluşmuş. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde yaşayanlar tatil için yola çıkmışlar. Otoyollarda da kilometrelerce trafik olduğu gözlenmiş...
Kısacası hayatımızın her alanında "Yeni Türkiye"nin ihtiyaçlarını kavrayan ve bunlara çözümler üreten siyasetçilere, yöneticilere ihtiyacımız var. Hâlâ "Köprüye hayır" diyen kafalara müzelerde bile yer yok... "Herkes yurt dışına çıkarsa dövizimiz kalmaz" düşüncesindekiler, bol sıfırlı TL'lerin sıfırları kadar değerliler siyasette.

Ölçüler bile değişti

Tabii ki eski ile yeni arasındaki farklar, rakamların ötesindeki boyutları da içeriyor. Eskiden "Kilogram"la, "Metre" ile, "Litre" ile belirlerdik ölçüleri... Şimdi "Byte"lar var, "Pixel"ler var. Ama herkes akıllı telefonların akıllanma hızına ayak uyduramıyor ki...
Dijital çağın iletişim araçlarında hâlâ analog söylemlerle sağa sola bulaşan akılsızlar az mı sanki? Eskiden insanlar yolda giderken, tuvalette ihtiyaçlarını giderirken, araç kullanırken, karşıdan karşıya geçerken susarlar, konuşmazlardı... Şimdi herkes her yerde, her zaman, elindeki cep telefonu kulağına yapışık ve birileriyle ya konuşarak ya da yazışarak yaşıyor.

Irk değil gen farkı

Orhan Veli "Vesikalı yar"ini anlatmak için onun "İki elin kanda olsa gel" diyen "Telgraf"ını şiirleştirirdi. Bugün artık "e-mail" var. Artık telgrafın tellerine kuşlar konmuyor.
Eskiden ırkçılar kafatasını ölçerlerdi. Şimdi "Genler"le araştırıyorlar insanların kökenlerini. Eskiden ABD başkanları beyaz olurdu... Ataları ya İrlanda'dan ya da İngiltere'den göç etmiş olurlardı. Şimdi ise siyah ABD Başkanı'nın babaannesi Kenya'dan, anneannesi Hawaii'den, üvey kardeşi Çin'den çıkıyor.

Kıymet bilmek

Eskiden "Neden hiçbir Türk Nobel alamıyor" diye sorgulardık kendimizi... Şimdi "Nobel alan bir Türk'e neden Türkiye'de yaşamayı zorlaştırdık" diye kendimizi sorguluyoruz. Ama Nobel'li tek Türk artık bu soruyu sormaz oldu. Yaşamını zorlaştıranlara sığındı.
Eskiden Türkiye'de sadece Türkler parti kurarlar ve onların partileri kapatılırdı. Şimdi Kürtler de parti kuruyor ve onların partileri kapatılmıyor. Ama onlara bu da yetmiyor ki, seçmenlerine değil Kandil'e dayanmayı yeğ tutuyorlar.

Yerini şaşıranlar

Eskiden "Toplu iğneyi bile ithal ediyoruz" diye dertlenirdik. Şimdi her şeyi üretebiliyoruz ve "Ya bunları ihraç edemezsek" diye dertleniyoruz. Eskiden sağcılar "Sağ"da, solcular "Sol"da dururlardı. Şimdi herkes Nasrettin Hoca oldu. "Bu karanlıkta" kimse sağını solunu bilemiyor.
Yoksa siz de Çakma Humeyni'lerin bedduaları ile Yeni Türkiye'nin eski günlerine döndürüleceğine inananlardan mısınız?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA