Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Şizofreni ile âşık olmak arasında fark yokmuş

İki kere iki dört eder kadar gerçek olan verileri görmezden gelip topluma, çevreye, koşullara, zamana uyumsuzluklar göstermeye başlayan kişinin akıl sağlığında bir bozulma olduğundan kuşku duyulmaya başlanır.
Halk ağzında "Delilik" biçiminde ifade edilen "Akıl hastalıkları"nın en önemli göstergesi "Uyumsuzluk"tur.
Ama her toplum uyumsuzları akıl hastası olarak görmez.
Değişimi ve güncel gerçekleri görmezden gelip, takılmış plak misali hep aynı sloganları seslendirmeyi sürdüren kişilere bazı toplumlarda "İlkeli aydın" veya "Tavizsiz adam" da denilebilir.

Sınır hattı
Akıllı olmakla akıl hastası olmak arasında ince bir çizgi vardır. Bu çizgiye "Sınır hattı" denilir.
Dün İHA'nın geçtiği bir haberle de, en ciddi akıl hastalıklarından biri olan "Şizofreni" ile "Âşık olmak" arasında bir fark olmadığını öğrendik.
Türk Hemşireler Derneği Bursa Şubesi tarafından Merinos Kongre ve Kültür Merkezi'nde şizofreni hastalığına dikkat çekmek için düzenlenen, "Şizofreni ve aşk: Hangisi daha ağır hastalık?" konulu konferansta konuşan Prof. Dr. A. Ertan Tezcan, şizofreni ile aşk arasındaki ilişkiyi biyolojik ve sosyolojik boyutlarıyla şöyle anlatmış:

Ambivalans etkisi
"Şizofreni hastalığında 'Dopamin' hormonu artar ve bu durum kişinin beyninde yanlış düşüncelere sebep olur. Dopamin hormonunda kişi âşık olduğu zamanda da artış olur.
Aşkta da şizofreni hastalığında da kişi yalnız kalmak ister, gözü başkasını görmez, eleştiriye tahammül etmez, sorumluluklarını ihmal eder. Aşk bir tutkudur ve 'Ambivalans' etkisi vardır. Ambivalans sevmiyorum derken sevdiğini söylemektir.
Sevdiğimiz kadar nefret ederiz.
Sevdiğimiz kişiye duyduğumuz öfke fazladır. Ambivalans şizofrenide de vardır. Aşkı akılla yenmek mümkün değildir. İlk aşk her zaman hatalıdır."

Siyasette ambivalans etki
Siyasetteki günlük gelişmeleri izler ve çeşitli konuşmaları dinlerken sık sık "Ambivalans" etkisinin yönlendirdiği "Sınır hattı"ndaki konuşmacılara rastlamıyor muyuz? Yani bazı siyasetçiler mesleklerine şizofrenik katkıda bulunmuyorlar mı?
Bunları gülerek izlemek, deli fıkralarını izlediğimiz gibi, daha doğru olur.
Mesela bir akıl hastası "Akıllandığı" için taburcu olduktan sonra bir ayakkabı atölyesi açar. Başhekim, bir çift ayakkabı siparişi verir. Eski hasta yeni ayakkabıcı, başhekimin ayak ölçülerini aldıktan bir süre sonra başhekime telefon açar ve sorar:
- Ayakkabınızı bitirmek üzereyim, sadece topuk kısmı kaldı.
Topuk arkada mı olsun önde mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA