Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜLSE BİRSEL

Neden yağlı yiyecekler daha lezzetli?

Teorimin doğru olduğunu biliyordum! Bir belgesel seyrettim ve hayatım değişti. Evet sevgili okuyucular, o hiç dizi mizi seyretmeyip, Televole'lere kızıp, sadece belgesel seyreden entel Türk var ya, işte o benim! Yalan tabii. Ama gerçekten büyük zevk aldım izlerken. "Human İnstinct"ten, yani insan doğasını konu alan "İçgüdü" belgeselinden söz ediyorum. Gerçekten aydınlandım. Kendimle ilgili birçok cevap aldım. Size de tavsiye ederim. Mesela, yazıya giriş cümlemden bahsedersek... Neden patates kızartması, iskender kebap, kaymaklı kadayıf falan haşlanmış kabaktan daha lezzetlidir? Ha? Size soruyorum? Obur musunuz? Sağlıksız mısınız? Hayır efendim. Sadece içgüdülerinize göre hareket ediyorsunuz.

YAĞLI YİYEN KAZANIR!

İnsanoğlunun varoluşundan itibaren, güçsüzlerin yok olup, güçlülerin kalması süresince, binyıllar boyu, yüksek kalorili, yağlı yiyecekleri tercih edenler, yani "kebapçılar, tatlıcılar" hayatta kalmışlar. Çünkü diğerleri, hani enginar menginar sevenler, vücutlarında yağ depolayamadıkları için, kıtlıklar sırasında ölüp gitmişler. Yani hepimiz, yağlı seven oburların torunlarıyız ve bunun için bugünlere gelebildik. Hoş, bundan sonrası için doktorlar tam tersini söylüyor, o da ayrı. Yine de artık kaymaklı kadayıf yerken daha az vicdan azabı duyacağım. Genetik işte kardeşim! Hem yarın öbürgün bir kıtlık, birşey olur, insan neslini biz devam ettiririz falan... Hanımlar, kalça bölgenizde biriken fazla kilolarınız canınızı mı sıkıyor? Hiç üzülmeyin, "İçgüdü" belgeselini seyredin!

BASENLERE TAKMAYIN, CAZİBE İŞARETI!
Hani o bayıldığımız Kate Moss'lar, efendim, sıska mankenler var ya. Onları hiçbir erkek beğenmiyor farkında değiller! Neden? Çünkü erkekler, birlikte olacakları kadınları seçerken içgüdüsel olarak, ince belli, ama geniş kalçalı olanları tercih ediyorlar. Çünkü binyıllar, öyle kadınların daha doğurgan olduğunu gösteriyor. Onun için basenlere takılmayın, yemenize bakın! Eş seçerken başka bir ilginç durum daha varmış genlerimize yazılı olan. Newcastle Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, bir grup kadından üç gün boyunca aynı tişörtü giymeleri istenmiş. Sonra da bu tişörtler farklı erkek deneklere koklatılmış ve hangisinin en güzel koktuğunu düşündüklerini söylemeleri istenmiş. Yüzde yüze yakın bir oranla, erkekler, kendi bağışıklık sistemlerinden en farklı olan sisteme sahip kadınların tişörtünü seçmişler. Çünkü farklı bağışıklık sistemlerine sahip anne babadan olan çocuklar, hastalıklara karşı daha dirençli olurlarmış ve insanoğlu farkında olmadan, nesillerin gelişimi için bu seçimi yaparmış. Üç gün boyunca giyilmiş yüzlerce tişörtü koklamak zorunda bırakılan erkek deneklere ne kadar para ödendiği araştırmada yazmıyor! Ama ben merak ettim. Böyleyim işte, abuk subuk şeylere takılıyorum. Sivriyim. Ama benim hatam değil.

KÜÇÜK ÇOCUK YARAMAZ, BÜYÜK ÇOCUK USLU!
Efendim ben ailenin küçük çocuğuyum. Açıklıyorum. "İçgüdü" belgeselinin "Kazanma Hırsı" bölümünde şöyle deniyor: "Çocukken, hayatın ilk yarışı olarak, en faydalı kaynak, yani anne babanın ilgisi için kardeşlerimizle yarışırız." Bu yarışta gözlemlenen de şuymuş: Küçük çocuklar bunu, çığlık atma, aşırı hareketler, yaramazlık, soytarılıkla başarmaya çalışırken, ağabey ve ablaları da, silah olarak "Sabırla beklemek, uslu olmak, yardım etmek veya sevdiğini söylemek" gibi taktikler kullanıyorlarmış. Bunu tamamlayan bir araştırmada da, ilk doğan çocuğun radikal düşünceli, çılgın, yenilikçi olmasının, küçük kardeşlerine göre daha düşük bir ihtimal olduğu bulunmuş. Böylece benim niye kafadan kontak, ağabey ve ablamınsa niye aklıbaşında, sakin, doğru düzgün insanlar olduğu da ortaya çıkıyor! Her şeyin başı bilim vallahi. NTV'de yayınlanan "İçgüdü" sayesinde kendimle barıştım diyebilirim! Siz de seyredin, sonra beni hatırlarsınız. Bakın orijinal internet sitesinin adresini de veriyorum burada: http://www.bbc.co.uk/science/hu manbody/tv/humaninstinct/ Eh, bu köşe yazısında verdiğim hizmet de benim, başka insanlara yardım içgüdümün bir göstergesidir. Ki, bu konu önümüzdeki çarşamba işlenecek. Bir bakın bakalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA