Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Üretmeden tüketenler

Kimileri buna "rantiye" der. Emaresi, "kazandığından fazlasını harcama" pratiğidir ve asla sürdürülebilir olamaz. Zira akla uygun değildir ve aklı dışarıda bırakan hiç bir sisteme; "yarın" vaat edilmemiştir.
Eskiden üretmeden tüketenleri teşhis etmek daha kolaydı. İşe gelip; "yan gelip yatanları" bir yana bıraksak dahi, en azından işe gelip gelmediklerini bilirdik.
Şimdi ATM'ler var ve üretmeden tüketenleri çoğu kez fark edemiyoruz bile. Farkındalığımız ancak; toplam kurum maliyeti önümüze konulduğunda oluşabiliyor.
Aslında mevcut yerleşik kurumlarımızı mercek altına koyduğumuzda, üretmeyen yapıları pek çok alanda görmek mümkün. Bundan 20 yıl önce "SANAT KİT'leri" diye bir yazı yazmış ve işe dahi gelmeden yıllarca devleti soyan "devlet sanatçılarını" listelemiştim. Neredeyse linç edilecektim.
Benzer bir olguyu, taze rakamlar üzerinden yineleyelim. Devlet Opera ve Balesi'nin ülke genelinde 6986 koltuğu var ve devlete yılda 200 milyon liraya mal oluyor.
Kurum bu yıl 200 milyon lirayı sanatçılara ödeyecek. İşini doğru dürüst yapan idealist sanatçıları özenle bir yana bırakarak...
Yarıdan fazlası üretmeyen, yarıya yakını, bırakın sahneyi, kuruma dahi uğramadan ATM'den maaşını alanlar var.
Devlete yılda 28,628 liraya mal olan 1 koltuğun üretebildiği, 300 lira dahi değil.
Devlet sanatı tabii ki destekleyecek ama hiç bir şey üretmeden "tüketenleri" değil... Siz bu örneğe kendi kentinizden, misal Bursa'dan, ürettiği değeri ölçebildiğiniz kurumlardan örnek verebilirsiniz. Bu, sadece sanat için değil, odasından noterine, muhtarından yan gelip yatanına dek çeşitlendirilebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA