Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERSİN RAMOĞLU (GÜNEY)

Kokuna hasret 8 yıl

Anlatamam derdumi denizin dalgasına Alıp götürdü yari bakmadı arkasına… Gözlerimdeki yaşı mendil da kurutamadi Bu nasıl sevda idi yüreğum unutamadi…

***
Offf of…
Hakikaten bu nasıl bir sevdaydı.
Bu nasıl bir hasretti ki,
Yüreğim unutamadı…
Tam sekiz yıl oldu…
Oysa bir günüm bile geçmezdi onsuz.
Ya arar ya da giderdim…
Koca yıllar geçti.
O güzel gülüşünden, o mis kokusundan ayrıyım Fistuğumun…
Keşke anneler ölümsüz olsa…
***
En sevdiğin mevsim bahar yine geldi anam…
En sevdiğin çiçek, papatyalar da açtı.
Sen yine çok sevdiğin çiçeklerin arasındasın güzel anam…
Anam benim…
Tatlı anam… Gözlerim 8 yıldır hep ıslak…
Duvarımda asılı resminle avutuyorum kendimi.
Ama yetmiyor, yetmiyor ki…

***
Epey oldu…
Hatırlar mısın bana bir gün, "Ula Ersin ne uzak yol idi gelemedun" demiştin…
Bir keresinde de, "Uşağum niye aramadın?" diye sitem etmiştin.
Seni üzecek bir şey yapmaktan çok korkmuştum.
"Aramadın" demiştin.
Unuttun sandım…
"Tatlı anam aradım ya" dediğim de,
"Ama iki kere" demiştin…
Haklıydın.
Her gün üç kez ararken,
O gün iki kere aramıştım seni…
Hasretin acısını yokluğunda anladım,
Güzel anam, tatlı anam, balli anam…
Bir kere sesini duymaya,
O sevda kokan gülüşünü görebilmek için neler verirdim şimdi bir bilsen…
***
İstanbul'da hastalanmıştın.
Haydarpaşa Numune
'de yatıyordun.
Üstünü yeşil bir örtü ile örtmüşlerdi.
Hani ameliyathane doktorlarının giydiği önlük var ya işte onun yeşilinden…
Yoğun bakıma alınalı bir hafta olmuştu.
Güzel gözlerinle bize bakmıyordun, konuşmuyordun da...
Derin uykudaydın sanki.
Hayri ile birlikte yoğun bakımın kapısında, gözlerini açıp bize bakmanı bekledik günlerce.
Kemal gelmişti Almanya'dan…
Sık sık içeri bakıyor, gözyaşlarıyla geri dönüyorduk…
Sadece nefes alıyordun.
Bakmıyordun,
Bizi sormuyordun da…
Sanırım onuncu gündü…
***
Kemal'e, "Oğlum git bir de sen bak. Konuş. Seni görmeyeli üç yıl oldu belki sesini tanır da gözlerini açar" dedik…
Kemal usulca yanına geldi.
"Anaa bak ben geldim" dedi.
Bir mucize olmuş, gözlerini açmıştın…
Sonra ben koştum yanına…
"Korkma Fistuğum iyileşeceksin" demiştim…
Son bakışın buydu.
Gözlerini kapatmıştın.
Ama dudaklarına hafif bir tebessüm kondurmuştun,
"Anladum uşağum" dercesine…
O tebessümün bile yetmişti.
Umutlanmıştık.
Ardından hastane koridorunda gözyaşlarına boğulmuştuk üç kardeş.
Sonra…
Sonrası yok işte…

***
Anam,
Haberin yoktur…
Söylemediğim için de kızarsın şimdi…
İlk torunun,
Babamın ve senin en büyük sevdan,
Bizim de ilk göz ağrımız Serhat…
Büyüdü koca adam oldu.
Önümüzdeki ay onu Melek ile evlendireceğiz.
Ziya ve Huriye kusursuz bir düğün için gecesini gündüzüne katıyor.
Melek'in annesi Hülya, babası Kadir de tabii...
Serhat aslında düğünün Of'ta yapılmasını istedi.
Olmadı.
Sen ve babam da düğünde olsaydınız keşke.
Ama hepimiz o portakal ağacının altından bizi gururla izleyeceğinizi biliyoruz…
***
Geçen gün Polart Ajans'ın sahibi Turan aradı.
Sesi titriyordu.
"Her Anneler Günü'nde bir buket çiçekle anneme giderdim. Çok üzgünüm. Şaşkınım. Anacığımın yokluğunun yeni farkına varabildim. Pazar günü mezarına gideceğim" dedi.
***
Tekrarı olmayan bir film bu.
Ebediyete göç etmiş tüm annelere rahmet diliyorum.
Kıymet bilen için aslında her gün annelerin...
Anneler Günü'nüz kutlu olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA