CHP Grup toplantısında, burnu ve gözü bantlı izleyiciler vardı…
Kemal Kılıçdaroğlu da hançeresini yara yara bağırıyordu,
"Diktatör, diktatör"
Amaç istismar…
Doğrusu iyi aktör.
O 'diktatör' derken kamera yüzü bantlıları gösteriyor ki puzzle tamamlansın.
***
Karıncayı incitmekten korkarım.
Şiddeti ise hiç sevmem.
Derdimizi anlatacak bunca imkan varken niye yakıp yıkarız anlamam…
Başbakana
'katil' denmesini de...
Nasıl bir siyasettir bu?
Yakışmıyor hiç.
Hele de
'diktatör' demek…
***
Nasıl bir diktatörse, 31 Mayıs gecesi Ankara'da 3500 kişi TBMM ve Başbakanlık'a, 1000 kişi de Erdoğan'ın evine yürüyebiliyor…İstanbul
Dolmabahçe'deki
Başbakanlık Çalışma Ofisi de binlerce kişi ile basılmaya çalışılıyor.
Hangi ülkede hangi diktatöre karşı bu şekilde bir eyleme cüret edilebilir?
***
Şayet eylem başarılmış olsa Kılıçdaroğlu'nun askerleri Başbakan'ın koltuğuna oturacak, fotoğraf da çektirecekti.
Sonra bu fotoğraflar dünyaya servis edilerek karizmamız çizilecekti.
Talimatı verenler o denli kararlıydı ki
"Ölseniz bile geri dönmeyin" demişlerdi.
Yani iki ağaçla başlayan hikaye, polis olmasa acayip bir şeye dönecekti.
CHP Grubu'ndaki yüzü bantlılar yoksa o askerler miydi?
Adamlar Başbakanlığı ve Meclis'i basacaklardı!
CHP'nin savundukları bunlar.
***
CHP lideri
'diktatör' diyerek tezgahı gizlemeye çalışıyor…
Bir nevi
'cambaza bak' numarası yani.
Oysa ana muhalefet
'iktidar' demektir.
Sorumludur yani.
İktidarın dışında sayıca en üstün olan parti değildir sadece.
Ana muhalefet, iktidara oy veren kitleler için bile umut demektir,
Ana muhalefet, muhtemel bir iktidardır.
Peki, diktatörlerin muhalifi olur mu?
Demek ki mesele başka…
***
28 Şubat postmodern darbesine ilişkin iddianamenin kabulünden sonra darbede etkin rol oynayan siviller
Gezi Parkı olaylarında da başı çekti.
Ertuğrul Özkök, "Düne kadar Gezi sadece parktı" başlıklı yazısında, orayı Türkiye'nin
Tahrir'i ilan ediyor.
28 Şubat'ın etkili ismi
Can Ataklı da attığı tweetlerde,
"Öncelikle İstanbul Belediyesi AKP'den alınırsa gerisi çorap söküğü gibi gelir. Çünkü İstanbul'u kaybeden bir iktidarın kimyası bozulur" diyor.
Direniyorlar çünkü hesap vereceklerini anladılar.
***
Hürriyet, Cumhuriyet, Aydınlık, Yurt, Sözcü, Sol gibi malum medya
'iç savaş' çıkmasını
istercesine yayın yapıyor.
'Savaş' naraları atarak
'Barış'ı bozmak istiyorlar…
Rahat durmayacaklar.
Baksanıza
Grup Yorum bile
Beşşar Esad'a moral için
Suriye'de konser verdi.
Yüz bin insanı öldüren sanki Esad değildi.
İspiyoncular Avrupa'da kapı kapı dolaşıyor.
Onları tanıyın artık…