Daha dün yazmıştım…
Kiminin bu mevsime yazın bitişi, Kiminin de ölüm mevsimi dediğini…
Hazan hüzün doludur.
Bizi sevdiklerimizden ayırır çünkü…
Sararmış yapraklar misali düşer toprağa sevdiklerimiz.
Gözyaşlarımız hiç dinmez.
***
Önceki sabah aradı Şevket, Bayramımızı kutladı…
Meğer annesi
Nezihe teyzenin yanındaymış…
Neşeliydi, Anacığını, Eşi Hatice'yi Ve küçük kızı ile oğlunu sordum…
"Hepsi iyi" dedi bir saat sonra olacakları bilmeden…
***
Nezihe ana
Yörük kadınıydı…
Evlatlarına düşkün, Onlarla gurur duyan bir Anadolu kadını işte…
Şevket'le konuştuktan bir saat sonra Mersin muhabirimiz Deniz Kara aradı…
Nezihe ananın ölüm haberini verdi…
***
Şok oldum…
Analar ölünce hep öyle olurum, Güzel anam gelir aklıma hemen…
Gözlerim nemlenir.
Şevket de düşkündü anacığına…
Onu aradım…
Hıçkırıklara boğulmuştu.
O an boğazıma bir şey düğümlendi…
İkimiz de konuşamadık.
***
Şevket Çoşkun
bizim
Mersin temsilcimizdir…
Düzgün biridir…
Mersinlinin gönlünde de özel bir yeri vardır…
Dün gözyaşlarımızla anacığını defnettik…
***
Başta da dedim ya anaların ölümüne hiç dayanamam…
Asıl çileyi onlar çekmiştir.
Ne zorluklar yaşadılar, Ne yoksulluklar, Ne ıstıraplar…
Tam rahat edecekleri sırada birer birer gidiyorlar.
Dalından düşen yaprağa benziyorlar.
***
Güz mevsiminde Nezihe ana da sararmış bir ulu çınarın yaprağı gibi koptu dalından.
Ebediyete göçen tüm analara Allah'tan rahmet diliyorum…
Şevket, Başın sağ olsun kardeşim…
Sen de yetimler ordusuna dahil oldun şimdi…