Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi dünkü yazısını, "Önceden Ankara'da başbakanlar bir elleriyle banka kredilerini, diğer elleriyle yatırım teşviklerini dağıtıyor, yandaşlarını ihya edip, rakiplerini tasfiye ediyordu.
Şimdiye kadar benim kafamda bir Hocaefendi imajı vardı.
Dünden itibaren bir holding patronu ya da iktidar sahibi bir başbakanla karşılaştım.
Hem de başkenti Türkiye olmayan bir başbakan…" şeklinde bitirdi.
İştirak ediyorum.

Lagalugaya gerek yok artık…
Son söz söylendi.
Her şey gün gibi ortada…
Daha neyi konuşuyoruz ki…
Ya da neyi konuşacağız ki…
İnternete düşen ses kaydı ve orada adı geçenler, 'Gezi' eylemini de, 17 Aralık 'dost darbesini' de kimlerin organize ettiğini ve desteklediğini anlatıyor.

Patronların darbe planı ortaya çıktı.
Çarpıldılar.
Takke düştü kel göründü.
Kimin ne yaptığı, nerede durduğu o kasetle birlikte deşifre oldu.
Kasetin alınış şekli değil, içeriği önemli.
Üstelik inkar da edilmemiş…
Neyse…

İyisi mi bugün konuyu değiştireyim.
Mansur Yavaş'ı yazayım mesela...
CHP İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz, Yavaş'ı partiye istemedi.
Bu yüzden de ölümle tehdit edildi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tehditleri 'ahlaksızca' buldu.
Sonra da CHP'nin sağa açılmasını, sağ merkezli aday açıklamasını siyasi akılsızlık olarak değerlendirdi.
Bence de öyle.

Devşirme adayla ve akılla siyasi başarı sağlanamaz!
Devşirme adaylardan demokrasi, eşitlik, özgürlük ve adalet beklenemez!
Sicili bozuk siyasetçiden siyasi başarı da gelmez.
Gelemez…
Yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır çünkü.

Nitekim Mansur Yavaş, MHP'li geçmişi nedeniyle hem parti içinde hem de kamuoyunda çok tartışılıyor…
Diğer devşirme adayların durumu da Mansur'dan farklı değil.
CHP'ye oy getirmeyecek, aksine kaybettirecekler…
Seçmenden aldığım izlenim bu…
Çünkü kan uyuşmazlığı var.

Mansur Yavaş gazetecilerden köşe bucak kaçıyor.
Niye?
Sorulara cevap vermiyor ya da veremiyor.
Neden?
Yavaş'ı Beypazarı'ndan tanırım…
İlçeye umumi bir tuvalet bile yapmadı.
Koca Ankara'ya ne yapacak ki?

'Devşirme' adayların çoğunun sicili bozuk…
Soruşturma dosyaları hazır, boğazına kadar pisliğe batan var…
30 Mart yaklaştıkça saflar daha da sıklaşıyor…
Fotoğraf netleşiyor…
Gezi ve 17 Aralık'ın millete kaybettirdikleri güzel yurdumun insanına yol haritası oldu…
Menderes gibi, Özal gibi, Erdoğan'ı da kurban vermez bu millet…
Muhalefet zafer narası atmasın!