Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERSİN RAMOĞLU (GÜNEY)

Seni öyle çok özledim ki fistuğum

"Anam beni vay beni
Geldi gene kara güz
Aramuzdaki dağlar
Erise da olsa düz
Yıkadum da çikardum
Mendilumun kirini
Erisa yüksek dağlar anam
Görsak birbirimizi…

***

Kemençemun üstüne
Vururum yayi yayi
Nasi sensuz geçurdum
İki günlük dünyayi
Ah dünya yalan dünya
Sen da böyle kalursun
Bakma eller sözüne
Sen da aldanursun"

***

Güzel bir Trabzon türküsüdür bu…
Her dinlediğimde gözlerim nemlenir.
Ardından dere gibi akar yaşlarım.
Anama çok ağladım ben.
Hâlâ ağlarım.
Hasretiyle yandım da kül oldum.
Bugün anneler günü!.
Annelere bir gün yeter mi hiç?
Benim her günüm anneler günü.
Ahh, ah!
Fistuğum şimdi sağ olacaktı ki…
Tam 11 yıl oldu gideli.
Anacığım dünya tatlısıydı.
'Fistuğum'du o benim…
Üstünde 'Hatice' yazan mezar taşına 'ana' diye bakarım hep.
Soğuk mermer taşında anamın sıcaklığını ararım.

***

Her evlat anasına sevdalıdır…
Her ana da yavrusuna.
Benim Fistuğum gibi çocuklarını seven kaç ana var acaba?
Anam bizi başka severdi.
Biz de onu…
'Ana' tadını onda tattım.
Onu öyle özlüyorum ki…
Gülüşünü, arka bahçedeki sohbetlerimizi, kahvaltı masasını, mısır ekmeği doğradığı süzme yoğurdunu ve muhlamasını…
Hele tereyağlı pilavını…
Sevgisini de katardı yemeklerine.

***

Ah tatlı anam ah!
Mayıs ayı geldi biliyor musun?
Yine yeşillendi bizim orası.
Fındıklar tomurcuk açtı.
Papatyalar, menekşeler etrafı sardı…
Çaylar filiz verdi.
Yakında toplanırlar.
Evimizin karşısındaki çay fabrikasında işlenen çayların nefis kokusuyla dolar evimiz.
Alım evlerinin çevresi çay bohçalarından geçilmez olur.
'Mayıs ayı dert ayıdır' derdin hep.
Huysuz eksperin 'Bu çay alınmaz' sözleriyle dertlenir dururdun.
Yağmurda da, güneşte de çay toplardın.
Sadece çay mı?
Dört çocuk ve ahırdaki ineklerin, tarla, bağ, bahçe işleri hep seni beklerdi.
Alında boncuk boncuk terler olduğunu ilk sende gördüm.
İşin bitmezdi ki hiç…
Sarıkızı da yaylıma sen salardın.
Tarlada ağladığın da olurdu.
Öyle garip ağlardın ki…
Dayanamaz yanına koşardım.
"Ne oldu?" demeye kalmaz, rahmetli anana ağladığını anlardım.
Çok üzülürdüm.

***

Oy benim tatlı 'Fistuğum' oy!
Oy benim güzel anam oy!
Hasretin azalmadı.
Daha da büyüyor içimde.
Son sözün kulağımda hâlâ 'Hayde' demiştin bana…
'Haydeee' diye de bitirmiştin.
Bu son konuşmamız olmuştu.
Neler anlatmıştın bu tek kelimeyle.
Bunu bir Allah, bir ben, bir de sen bilirsin…
Hastane önünde sedyede bulmuştum seni…
Bana bakmıştın sadece…
'Geldim anam korkma' demiştim sana.
Göz pınarlarında akan yaşlarının izi vardı.
Kötü olmuştum seni öyle görünce…
Günlerce yoğun bakımda kaldın.
Meğer uzun yolculuğuna buradan başlamıştın anam…
Kardeşlerimle birlikte çok dua ettik.
Bizi bırakıp gitmemen için…
Yalvardık da…
Bugün anneler günü…
Herkes hediyesini alıp anasına koşmuştur şimdi.
Bense üstünde adın yazılı mezar taşına bakıp bakıp ağlıyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA