Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGELSİZ EKONOMİ CEMALETTİN GÜRSOY

“İskemleli lider”, “yatalak ressam”

Değerli okurlar. Affınıza sığınarak bugünlük sizlerden gelen sorulara ara veriyorum. Öncelik engelliler alanında çığır açan ve şimdi aramızda olmayan Ahmet Faruk Öztimur'un.

İki gün önce Antalya'da elim bir kaza sonucu aramızdan ayrıldı. Dün, ebedi yolculuğuna uğurladık. Acımız büyük! Faruk Abi'mize Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır diliyoruz. Çeşitli derneklerde yöneticilik ve başkanlık yapan Faruk Abi, 1994 yılında Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı oldu. O günden günden itibaren engelliler alanında çığır açan birisiydi. 1999 yılında Başbakanlık Müşaviri olmasıyla 'engelsiz" çalışmalarına hız verdi. Önce engelliler için dergi çıkardı. Ardından Yaşama Sevinci Spor Kulübü'nü kurarak Türkiye'de ilk kez engellileri spora teşvik etti. TRT'de ve özel kanallarda engellilerle ilgili programlar yaptı. Özetle bugün engellilerin yasal hakkına kavuşması onun eseridir. Konumu gereği tekerlekli sandalyeye bağımlıydı ama hayata küsmemişti. Antalya'ya yerleşmişti. Yine de boş durmuyordu. Engelli sorunları hakkında akıl fikir üretiyordu. Bazı alanlarda devletin yapamadığını yaptı. Çalışmalarıyla heykeli dikilecek adam. Ne diyelim ilahi takdir! Onu unutmayacağız….

Faruk Abi'nin çalışmalarını saymakla biteremeyiz… Ama, durumu daha iyi özetleyebilmek için, Aliye Yücel'in, bir çırpıda okunan Meksikalı ressam Magdalena Carmen Frida Kahlo y Calderón'un hayat hikayesini paylaşayım; kıyaslamayı siz yapın.

Frida Kahlo'yu Salma Hayek'in filminden çok önce tanıdım. Yıllar önce bir gazetede ondan bahsederken "Küçük yaşta çocuk felci geçirmişti…" cümlesi yüzünden hayatı hep ilgimi çekti. Yaşadıkları, içinde bulunduğu durum, güçlü duruşu beni çok etkiledi. Sonrasında kendisini araştırdım ve takip ettim…
Özel hayatındaki yanlışları, aykırılıkları, tasvip edilmeyebilir ve tartışılır. Ama benim için yaşama azmi çok önemliydi. Bana anlattığı veya çıkarmam gereken ders, tam bir "Yıkılmadım, ayaktayım kadını" oluşuydu! Özrüyle baş etmesini bilmesiydi!

Neler neler yaşamış… Küçük yaşta çocuk felci geçir sakat ol! Sonra gençliğinde trafik kazası geçir daha ağır bir sakat ol! Ne hayat! Öyle bir hayat hikayesi ki sanki başına gelmeyen kalmamış!

Frida Kahlo, 21. Yüzyılın en önemli kadın ressamlarından biri… Ünlü ressam Pablo Picasso bile kendisi için "Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz" demiştir. Kahloism diye bir sanat akımı, Frida Kahlo diye bir moda akımı vardır. Frida, aykırı bir sanatçı, duygu ressamı, özgürlük öncüsü, militan ve de sakat bir kadındır!

Frida Kahlo, 1907 yılında Meksika'da doğmuş… Hayata şanssızlıkla başlamış… Annesi o bebekken hastalanmış ve onu emzirememiş bile… Altı yaşında çocuk felci geçirmiş, ölebilirmiş! Ölmemiş ve sağ bacağı felçli olmuş… Bacağının sakatlığını, inceliğini kafasına taktığı için hep uzun etekle dolaşmış… Ama yine de arkadaşları ona hemen bir lakap yapıştırmış: "Tahta Bacak Frida!"

Frida, çocukken geçirdiği hastalığı (Çocuk Felci) dünyadan silmek için tıp okumayı kafasına koymuş… O zamanlar Meksika'da bir tane tıp fakültesi varmış, onda da hiç kız öğrenci yokmuş… Ama o Tıp Akademisi olan Ulusal Hazırlık Okulu'na tarihindeki ilk kız öğrenci olarak kaydolmayı başarmış… Bu okulda sanat, edebiyat, felsefe gibi alanlarla ilgilenmiş…

18 yaşında iken okul dönüşü erkek arkadaşı Alejandro ile otobüs kazası geçirmiş… Otobüsteki demir çubuk karnından girip, leğen kemiğini parçalamış, bel omurlarını dışarı çıkarmış, kaburgalarını kırmış… Ayrıca, sakat olan sağ bacağı da pek çok yerden kırılmış! Kaza yerinde öldü sanmışlar, sonra yaşadığı anlaşılmış ve param parça olan vücudu hastaneye getirilmiş… Doktorlar yaşamaz diye düşünseler de ellerinden geleni yapmışlar ve tam 32 ameliyat geçirmiş…

Evine döndüğünde ev eşyalarının olmadığını görmüş… Hepsinin bakım masrafları için satıldığını öğrenmiş… Sadece piyanosu ve kitapları duruyormuş… Annesi canı sıkılmasın diye yatağının üzerine gelecek şekilde tavana bir ayna asmış… Frida, gözlerini açınca ilk kendi resmini yapmış ve bu resmini sevgilisi Alejandro'ya hediye etmek istemiş… İstemiş istemesine de Alejandro'nun yatalak olduktan sonra onu terk ettiğini anlamış!

Geçirdiği bu kazadan sonra "Başıma gelen en iyi şey, acı çekmeye alışmaya başlamam!" diyerek yaşadığı bunca şeye bana mısın? Dememiş… Acıyı kısa süreli, geçici bir şey olarak görmemiş, acıyla barışık bir hayat sürmüş…

Ee, engelli olup, uzun bir süre engellilerle ilgilenince bazı şeyler kaçınılmaz oluyor! Hayattan göçüp gitmek pahasına…

Sorularınız için iletişim bilgileri:

Faks: (0212) 354 34 69
Tel : (0212) 354 34 76
e-posta: cemalettin.gursoy@sabah.com.tr
SMS: CG yazıp 4122'ye gönderin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA