Türkiye'nin en iyi haber sitesi
DENİZ AHMET KÖSE

Mutluluğun 2600 yıllık sırrı: Çikolata

Çikolatanın mutluluk hormonu salgılattığı biliniyor. Uzun yıllar para yerine kullanılan kakao çekirdeklerinin, artizan çikolataya dönüşme hikayesi ise gerçek bir lezzet yolculuğu

Kim 'hayır' diyebilir ki çikolataya? Ya da durun! Şöyle söylemeliyim belki de. Ben asla 'hayır!' diyemem çikolataya. Çocukluktan kalma bir alışkanlık benimkisi. Sarelle'nin sıcak çikolata çeşmesinden küçük kaplara doldurulan çikolata ezmesi, sanki Willy Wonka'nın çikolata fabrikası gibi hatıralarımda. Bir de köşedeki marketten aldığımız üzeri papağan resimli Gofy Gofret... Çok şey öğrenmiş, çok şey biriktirmiş ve damağımı alabildiğine geliştirmişim çikolatayla alakalı. İşte şimdi bunları paylaşma vakti. Gelin beraberce dalalım çikolatanın buram buram afrodizyak kokan lezzetli yolculuğuna... Yapılan bir dolu bilimsel araştırmalar sonucunda insan ve toplum bilimciler çikolatanın baştan çıkaran bu yolculuğunda, onun ilk keşfedildiği andan bu yana tüketildiği toplumların farklı seviyelerinde akıl almaz ve oldukça karmaşık bir ağ ördüğünü ortaya çıkarmış. Kimi toplumlarda bu sosyo-kültürel ve ekonomik bir bağ olarak karşımıza çıkarken, kimilerinde medikal veya spiritüel olarak da algılanmakta. Her ne kadar kurduğu bağ farklı olsa da verdiği haz aynı. Herkesi kendine hayran bırakması ise tesadüf değildir. Pürüzsüz ve ipeksi dokusu, yoğun aroması ve zekice oluşturulmuş lezzet profiliyle çikolata duygusal hazzın doruklarına çıkarabilir yiyenleri.

ÇEKİRDEKTEKİ SAKLI DEFİNE
İspanyol kaşifler Christopher Columbus ve Hernan Cortes'in, 16. yüzyılda Orta Amerika'ya yaptıkları gezide Aztek kralı Moctezuma'nın kaşiflere altın kadehler içinde sunduğu çikolatalı içecek ile başlar tüm hikaye. Ama öncesinde çikolatanın o zamanlardaki yerinin ve kullanımının şimdikinden biraz farklı olduğunu söylememiz gerekir. Henüz çikolatanın kalıp şeklinde hazırlanması bilinmediğinden, öğütülmüş kakao çekirdeklerinin suyla karıştırılıp süzülmesinden üretilen içeceği tüketiyorlardı o devrin insanları. En eski bulgular ise M.Ö. 1000 yıllarına ait. Mayaların ataları olarak kabul edilen Olmekler kakao tohumlarını öğütüp mısır unu, baharat ve suyla karıştırarak enerji veren içecek olarak kullanıyorlarmış. İşledikleri kakao ise çöpe gitmiyor, merak etmeyin! Bu lezzetli meyvenin posasını pudra ve makyaj malzemesi olarak kullanıyorlar. Bilindik en eski 'terracotta' yani kakao! Mayalarda daha çok kraliyet ailesi için uygun görülen bu içeceğin sıradan insanlar tarafından tüketilmesi pek rastlanan bir şey değildi. Azteklerde ise durum daha normale iniyor. İçine biber ve başka baharatlar katılarak soğuk olarak tüketilen bu içecek, yavaş yavaş alt tabakaların tüketimine açılıyor. Neyse, kaşiflere geri dönelim... Çok beğendikleri bu içeceğin ham maddesi olan kakaoyu vatanlarına götürüp hazırlamasını öğreten kaşifler sayesinde hayatımıza giriyor çikolata. Ancak farklı coğrafyalarda hayat bulmuş kültürlerin damak tatlarının nasıl farklılaştığını çikolata sayesinde bir kez daha iyice anlayabiliriz. Zira birbirine çok yakın mesafede olan Avrupa şehirlerinde bile tüketimleri farklı oluyor. İspanyollar bunu biraz acı ve sert bulmuş olacaklar ki, şekerli olarak içmeye karar veriyorlar. Ya da her şeye olduğu gibi, bu içeceğe de süt eklemeye karar veren İngilizler ise, kakaoyu bambaşka bir yere götürüyorlar bu kararlarıyla. Bal ve süt eklenerek içilmeye başlanan bu içecek kısa sürede herkesin beğenisini kazanıyor. Önce İngiltere'de sonra da tüm Avrupa'da içecek yapılmak üzere katı çikolatalar satılmaya başlanıyor. Katı çikolata satan çikolata evleri Avrupa'da yaygın hale geliyor. İtalya'da sütlü kakao özellikle din adamları arasında yaygınlaşırken, Papa 14. Clement'in ölümüne neden olan zehrin Papa'nın severek içtiği sütlü çikolatasının içine atıldığı sanılıyor. Kanıtlanmış bir şey olmasa da beni ikna edecek karaktere sahip çikolata! İçine eklenecek birçok farklı lezzeti bünyesinde barındırıp yine de en dominant tat olmayı başarabileceğine inandığım için sorgulamıyorum bile. Yiyecek olarak çikolata ilk kez 19. yüzyılın ortalarında İngiltere ve İsviçre'de görülmeye başlandı. 1828'de Van Houten adlı Hollandalı bir usta kakao çekirdeklerini bastırarak elde ettiği yağdan bazı maddeleri çıkardı ve bu ürünü değirmenden geçirerek kimyasal bir işleme tabi tuttu ve bu yolla kakao tozu elde etti. İlk çikolata ise 1876 yılında İngiltere'de imal edildi. İsviçreli Daniel Peter ise sütteki fazla suyu çıkarıp çikolatayla karıştırarak sütlü çikolatayı bizlerle tanıştırdı.

AŞIK OLMAK İÇİN ÇİKOLATA YE

Her ne kadar uzmanlar "Çikolata bağımlılık yapıcı değildir" deseler de, kendimden biliyorum ki çikolata bağımlılık yapar! Ancak korkmayın! Bu alışkanlığın kalori dışında pek bir zararı yok. Hatta bir kamyon dolusu da faydası var. Mesela, ABD'li bilim adamlarının araştırmalarına göre, kakao ve siyah çikolata kötü kolestrolü azaltıyor. Çikolatada yer alan yağ, doymuş yağ yani 'iyi yağ' olarak biliniyor. Dolayısıyla, vücuda girdiğinde kötü kolesterol artışına sebep olmuyor hatta düşmesine yardımcı oluyor. Ancak bu sevdiğiniz ve marketten aldığınız bir gofreti, her gün yiyerek kolesterolünüzü düşürebilirsiniz anlamına gelmiyor. Çünkü bu tür çikolatalar oldukça düşük kakao yağı içeriyor. Çikolata ne kadar siyah olursa içerdiği kakao yağı miktarı da o kadar yüksek oluyor. Buna ek olarak kakao, çikolata, kırmızı şarap ve yeşil çayda da bulunan ve kalbi koruduğu tespit edilen flavonoid maddesini içeriyor. Bu maddenin antioksidan etkisinin de kalbi koruduğu kanıtlanmış bir gerçek. Ayrıca, E ve B vitaminleri, demir, magnezyum, potasyum yönünden zengin bir yiyecek çikolata. Mutlu olmak ve aşık olmak için de çikolata yemek gerekiyormuş. Uzmanlar öyle diyor. Çikolatanın afrodizyak etkisi ve yenildiğinde mutluluk hormonu salgılatması artık herkes tarafından biliniyor. Bilinmeyen ise, içerdiği 'phenylethyamine' maddesiyle 'aşk etkisi' yaratması ve yiyen insanların daha kolay aşık olmasını sağlaması.

BEYAZ ÇİKOLATALI CHEESECAKE


MALZEMELER
2 paket yulaflı (veya kepekli) bisküvi
1 su bardağı kavrulmuş fındık
80 gr tuzsuz tereyağı, eritilmiş
Yarım tatlı kaşığı tarçın Cheesecake dolgusu için :
350 gr beyaz çikolata, küçük parçalara ayrılmış
120 ml kabartılmış krema
675 gr krem peynir
60 gr toz şeker
4 adet yumurta
2 yemek kaşığı fındık likörü Üzeri için :
Rende beyaz çikolata
Taze meyveler

YAPILIŞI
23 x 7,5 cm boyutlarında kek kalıbını yağlayın. Bisküvileri ve fındıkları mutfak robotunda iyice çekin ve tereyağı ile tarçını ilave edin. İyice karışana kadar robotu çalıştırın. Karışımı kek kalıbının dibine ve kenarlarına elinizle bastırarak yayın. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 5-7 dakika pişirin. Soğumaya bırakın. Fırın ısısını 150 dereceye indirin. Dolguyu hazırlamak için, beyaz çikolatayı ve kremayı kısık ateşte eritin. Krem peyniri ve şekeri mikserle geniş bir kapta, akıcı kıvam alana kadar çırpın. Yumurtaları tek tek yedirerek ekleyin. (Oda sıcaklığında olmaları çok önemli) Beyaz çikolata karışımını azar azar karıştırarak ekleyin. Likörü ilave edin. Karışımı soğumuş kek tabanının üzerine dökün. Kalıbı fırına yerleştirin. 45-50 dakika pişirin. Fırını kapatın ve kapağını açmadan keki 15 dakika daha bekletin. Daha sonra alıp soğumaya bırakın. Üzerini rende çikolata ve taze meyvelerle süsleyebilirsiniz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA