Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Kardeş kardeşin acısını alır

İki kız kardeşin öyküsünü anlatan tiyatro oyunu Fü, izleyeni keyiflendirirken bir yandan da düşünmeye itiyor. Geçmişle hesaplaşıyor, ilişkilerinizi gözden geçirmeye başlıyorsunuz

Hayatın içinde hissettiklerinizi, gözlediklerinizi ya da yaşadıklarınızı bir tiyatro oyununda ya da filmde izlemek sizi onlar hakkında yeniden düşünmeye yöneltir. Geçen akşam izlediğim oyun yazdığım, anlattığım ve yaşadığım birçok şeyi sahnede görerek yeniden düşünmemi sağladı. Gittiğim oyunun adı bir ismin kısaltmasından oluşuyor: Fü.
tek perdelik bir oyun ve gerçekten güzel. Güzel olmasında senaristi Murat Mahmutyazıcıoğlu'nun yazdıkları kadar oyuncuların da katkısı var.
Serra Yılmaz ve Deniz Türkali iki kız kardeşi oynuyor. İkisinin nasıl oynadıklarından bahsetmek için benim tiyatro bilgim yetmez. Tek söyleyebileceğim kimi zaman bir oyun izlediğimi unutturacak kadar iyi oldukları. Hatta bir ara oyun gereği oğlu ile konuşan Serra Yılmaz'ın telefonunun diğer ucunda gerçekten oğlu olduğunu düşündüm. Sadece anneyi duymama rağmen gözümün önünde hattın ucundaki oğlun duruşu, davranışları, konuşması belirdi. Diğer yandan iki genç oyuncu Canan Atalay ve Aziz Caner İnan o denli iyi oyun çıkardılar ki, her gün çalıştığım gençler birer birer gözümde canlandı. Kısacası Karaköy İkincikat sahnesinde perşembe ve cuma akşamları oynanan görmeniz, keyif almanız ve sonra düşünmeniz gereken bir oyun. Neleri mi düşüneceğiz?
Geçmişle geleceği, kaybettiklerimizi, kazandıklarımızı, kardeşimizi, annemizi, sevgilimizi, çocuğumuzu ve ilişkilerimizi düşüneceğiz. Ne önemli, ne önemsiz?
Bazen şikayet ettiğimiz şeylerin değerli, iyi sandıklarımızın yanlışlığını bir bir aklımızdan geçirebiliriz.

PAYLAŞMAK MUTLULUK VERİR

Kardeşler arasındaki ilişkiye sevgi kadar kıskançlık da damgasını vurur.
Oyunda birbirlerine benzemeyen, beklentileri, yaşamları birbirinden farklı olan ama en sonunda baş başa kalan iki kardeşin öyküsü var. Birlikte oldukları zaman birbirlerini kızdıracak sözler söylerken, o kızgınlığın içinde diğerini korumaktan, daha iyi olması için çaba göstermekten vazgeçmeyen iki kardeş görüyoruz. Kaç yaşında olursa olsun kardeşler, ailelerinin diğerine daha fazla değer verdiğini, haksızlık yaptıklarını söyleyerek kıskançlık yapar. Ama aralarındaki rekabet, başkaları karşısında birbirlerini savunmalarına engel olmaz.
Çoğu kez canları yandığında ilk sığındıkları, ailenin büyüklerini kaybettiklerinde ilk destekleri yine birbirleri olur.
Oyunda kardeş ilişkisi ve kardeşlerin anlattıklarından çocuk-aile ilişkisine uzanan çizgide iki genç, onların birbirleri ve aileleriyle ilişkileri ortaya çıkıyor. Nesiller arası bir yandan çok şeyin değiştiğini, ama bir yandan aslında bir şeylerin hiç değişmediğini fark ediyorsunuz. Değişen şehir ve kaybolan anıların yanında yanlış anlaşılan gençlik aşklarının, tartışmalara yol açan kuşak farklılıklarının aynı kaldığını hissediyorsunuz.
Aynı anda amaçsız bir gençle, amacı uğruna çırpınan bir genci yan yana buluyorsunuz. Amacı olsa da onunla yakından ilgilenen bir büyüğün ne kadar çok şeyi değiştireceğini görüp, "Hangi gençlerin hayatına dokunabildim, ne yapabilirim onlar için?" sorusunu kendinize soruyorsunuz. Biraz kendi lise yıllarınıza dönüyor, yaptığınız yanlışları hatırlıyor, gülümsüyorsunuz. Anne çocuk ilişkisinde sevgi ve karşılıklı beklentinin her yaşta ne kadar önemli olduğunu yeniden yaşıyor, annenizi ya da çocuğunuzu aramak istiyorsunuz.
Oyundan bana kalanlardan biri de ister bilgi, ister sevinç, ister hüzün olsun, her türlü paylaşımın mutluluk verdiği oldu. Sizler de gidin, sevdiklerinizle birlikte bu oyunu izleyin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA