Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Enes Kanter’i doğurmak!

NBA’de oynayan basketbolcunun aklı, fikri, şuuru, mantığı boya mı gitmiş (2.11 metre)? Bu zıvanadan çıkmış adanmışlığı çok da ciddiye almamak lazım belki. Sonuçta “171 küsur ülke” diyen birinden bahsediyoruz

Bir önceki işyerimde (Rahmetli Radikal) arada çok genç stajyerlerle çalışma durumu oluyordu. Fasulyeyle bezelyeyi ayırt edemeyen bu arkadaşlar, öğle yemeği dönüşü "O yeşil şey" filan derdi. "Pilav gibi olan ama pilav olmayan" bulgur, "Makarna gibi olup makarna olmayan" ise erişteydi, öğrenmiştik. Başka bir jenerasyondu, kabullenmiştik. 'Eskilerle' aramızda şöyle bir geyik dönerdi: Şimdi sen bunu doğurabiliyor musun? Benim eşiğim 1986'ydı. Liseden '86 mezunuydum çünkü. Hemen evlenip derhal de çocuk yapmış olsam... 1987'lileri doğurabiliyordum! Enes Kanter'in dehşetengiz mektubunu okuyunca önce bunları düşündüm. 1992 doğumluydu. Bana göre çocuktu. 'Normal' şartlarda gurur duyulacak bir pozisyonda, dünya ligindeydi. Gel gör ki, of of of!.. İçinde bulunduğu o hastalıklı haletiruhiye nasıl bir şeydi? Sürüklendiği o dipsiz kuyu, saplandığı o bulanık bataklık... Bu örgüt nasıl olup da aklı fikri yerinde olmasını bekleyeceğimiz bir çocuktan (Boru değil, NBA) böylesine bir meczup çıkarabiliyordu? Takip etmişsinizdir. Önce baba Mehmet Kanter'in mektubu geldi: FETÖ tarafından kandırıldığını ve kullanıldığını söylediği oğlu Enes Kanter'i evlatlıktan reddediyordu. Söylediklerini asla tasvip etmiyor, artık onunla aynı soyadını taşımaktan utanç duyuyordu. Asla emin olamayız hakiki duygularından ama böyle diyordu. Mektubun içeriği de zamanlaması da biraz düşündürücüydü. Prof. Dr. Mehmet Kanter, İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde hocayken (Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı) açığa alınıp hakkında soruşturma başlatılmıştı. Mektup tam da bunun üstüne kaleme alınmıştı. Akıllara düştüğünü biliyoruz: Araya mesafe koyup kendi kendini aklama projesi miydi?

SOY İSMİNİ DEĞİŞTİR
'Kaleme almak' yazmak anlamında hâlâ kullanılıyor ama aslında artık çok az şey 'kaleme' alınıyor. Klavye onu çoktan replase etti. Mehmet Kanter bir bilim insanı. Özellikle tıp doktorlarının ortak bir yönü bulunur; yazılarını çözmek pek mümkün olmaz. Bu mektuptaysa gayet okunaklı bir yazı ama buna karşılık, ancak kendi kendimize yazıp da temize çekmediğimiz 'müsvette'lerde olduğu üzere, sonradan akla gelip de iki cümle arasına eklenenler var. Tam da en vurucu talep olan "Bir an önce soy ismini değiştirmesini istiyoruz" cümlesinin minicik harflerle sonradan ilave edilmesi, dahası ortaya çıkarılacak metnin zahmet edip de temize çekilmemesi biraz tuhaf değil mi? Neyse, bunlar ayrıntı diyelim, esasa bakalım... Ya da esastaki detaylara... Babanın mektubu üzerine, bir mektup da oğuldan geldi biliyorsunuz. İşte o metin hem içerik hem de şekil olarak daha da dudak uçuklatıcıydı.

GRAMER BİLGİSİ NOKSAN
Bu nasıl bir kafayı sıyırmış adanmışlık, nasıl bir mübalağalı methiye? Nasıl bir şuursuz fedailik bu? Nasıl bir bağları koparma hali mantıkla? İlişkiyi kesme hali gerçeklikle, normallikle? Ya da babayı, aileyi aklamak için yapılan kaç ölçekli, kaç hesaplı bir devam projesi? Ne ebatta bir sahtekârlık?1992 doğumlu bir çocuk. Boyu uzadıkça gurur duyuyorsunuz. Sonra iki metreyi geçiyor boyu, 2.11 oluyor ve hakikaten de aklı mı kısalıyor karşılığında, diye düşünmeden edemiyorsunuz. Dünyanın rüya liginde oynuyor bir yandan. NBA'de. Fazlası da var: Türk basketbol tarihinin NBA seçmelerine dair 'en'i: En üst sıradan ve de en genç yaşta seçilen oyuncu. Böyle bir çocuk var karşınızda ve böyle de bir kafası var o çocuğun. Geçmiş olsun. Bu örgütün eğitime verdiği önem, okullarla kurduğu sistem filan anlatılır hep. Fakat bu çocuk cahil de galiba. 'De'ler, 'da'lar Allah'a emanet, nerede büyük harf kullanıyoruz, ne zaman yukarıdan virgülle bölüyoruz, en temel Türkçe gramer bilgisi noksan. Türkçe Olimpiyatları'na katılmamış mı, dersini iyi çalışmamış mı? Matematikle de sorunu olduğu âşikar. Çok temelden hem de: Sayı saymayı bilmiyor. "Bundan sonra benim anamda benim babamda benim kardeşlerimde dünyanın 171 küsür ülkesinde Türk bayrağını şerefle dalgalandıran o fedakâr Hizmet erleridir" diyor. 171 küsur ülke mi? O da nesi? 171.4 ülke mi demek istiyor mesela? Allah akıl fikir versin. Sabır, güç, kuvvet... Hepimize.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA