Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEDA DİKER

Kadınlar neden hep acı çeker?

Mesleki bir eğitim için arkadaşım ile birlikte iki haftalığına Arizona, Sedona'dayım. Gündüzleri çöl sıcağı, geceleri ise soğuk bir ayaz hakim. Sedona, çok değişik; adeta başka bir gezegende gibiyiz. Doğa insana çok farklı hisler veriyor. Azametli kızıl toprakla kaplı dağlardaki kayalar üzerinde adeta insan eliyle oyulmuş eski çağ insan figürleri var gibi. Bütün evler de kahverengiye boyanmış. Etrafta çok fazla restoran bulamazsınız, çünkü klasik Amerikalılar, saat 21:00 dediniz mi mekanı kapatır. Çok az kişi yaşıyor burada; o yüzden restoranlar hep kapalı oluyor. Ama Sedona'ya her yıl çok fazla turist gelir. Çünkü burası enerji 'vortex'leriyle meşhur olan bir yer. Vortex demek, bölgenin yaşam enerjisinin tıpkı bir spiral gibi döne döne yeryüzüne inmesi demektir. Sırf bu yüzden bölgedeki pek çok ağacın gövdesindeki çizgiler düz değil, spiral gibidir. Döne döne büyümüşler. Her köşe başında bir medyum vardır. 20 dakikası 40 dolardan başlayan fiyatlarla hizmet verirler. Sedona'da henüz eğitimimiz başlamadan önçe arkadaşımla Grand Canyon'u (Büyük Kanyon) görmek istedik. Ve bir gün atlayıp gittik. Grand Canyon öylesine devasa bir yer ki, etkilenmemek elde değil. Ebette bir yerlerde otobüse binmek zorunda kaldık. Mavi hattaki otobüse nihayet binebildiğimizde, arkadaşımla benim dikkatimizi bir 'cowgirl' çekti. Kadın biraz yaşlanmıştı. Fakat yüzü adeta bir kalemle çizilmiş kadar düzgün ve güzeldi. İncecik vücudu, hâlâ sütun gibi duran bacakları vardı. Elbisesi bacaklarını ortaya seriyordu. Sarı saçlarını omuzunun üzerinden bir o yana bir bu yana sallayıp duruyordu. Elinde, kocaman bir cowboy şapkası vardı. Elleri belli ki çok çalışmaktan hırpalanmıstı. Üzerinde Amerika'nın orta sınıf kadınlarında olduğu gibi, bildiğiniz gri ve yüksek konçlu erkek çorapları ve spor ayakkabılar vardı. İri mavi gözleri öylesine hüzünlüydü ki, uzanıp elini tutmak ve "Her şey yoluna girecek," demek geldi içimden. Ama mesafeliydi kadın. Hatta belli ki kimselere güvenemiyordu. Özellikle göz teması kurmamaya gayret ediyordu.

ONURLANDIRILMAYAN KADINLAR
Yaşı muhtemelen 45-50 civarındaydı. Az sonra hayretler içinde kalarak, kadının otobüs şoförüyle flört ettiğini fark ettim. Adam çirkin mi çirkindi üstelik. Yaşlıydı da... Uzun boylu, sıska, sarı saçlı, biraz itici bakışlı, bilindik Güney aksanıyla kelimeleri yaya yaya konuşan, ama en önemlisi gözlerinde hiçbir sevecenlik bulunmayan bir adamdı. Bir süre bu ikiliyi seyrettim. Hem eğlendim hem de içimi tuhaf bir hüzün kapladı. Bu adam kadın dilinden anlamıyor ve bizim cowgirl'e yeterince heyecan veremiyordu. Ama kadın umudunu yitirmemişti. Uzaktan onları incelerken fark ettim ki, kadıncağız aslında çok mutsuz. Ruhunda ve yüreğinde müthiş bir açlık var. Belli ki ona bir kadın olarak hiç iyi davranılmamış. Hiç şımartılmamış. El üstünde tutulmamış. Saygı gösterilmemiş. Onurlandırılmamış. Hatta kadının vücut dili bunu adeta doğruluyordu. Fiziksel olarak öylesine güzel bir bedeni var ki halbuki... Eğer değerini, hakkını verebilecek bir erkek bulsaydı, o güzelim beden hâlâ parlıyor olacaktı. Pek çok kadın genetik olarak onun kadar şanslı değil. Oysa, o bunun keyfini hiç sürememiş belli ki. Dünyanın ta öbür ucunda, bambaşka bir coğrafyada, bambaşka bir iklim ve kültürün içinde, kadın hep aynı umutsuzluğun içindeydi. Bunu fark etmek beni ve yanımdaki arkadaşımı sarstı. Otobüsten indikten sonra Grand Canyon'ın güney tarafındaki bir lokantaya kendimizi attık. Manzara nefes kesiyordu. Arkadaşımla birer kadeh şarap içerek, bu durum hakkında biraz sohbet ettik. Sedona da farklı değildi, Türkiye de... O anda bütün Türkiye'yi şehir şehir dolaşıp, sonra da dünya ülkelerine birer birer gidip oradaki kadınların hayatlarını incelemek istedim. Kim bilir, bundan nasıl bir kitap çıkar. Ama yine sonuç aynı olacak. Birlikte yemek yediğim arkadaşım da benim gibi evli bir kadın ve bu konuda çok kafa yormuş biri... Birbirimize sorduk.

GÖZ TEMASI ÖNEMLİ
Neden kadınlar mutsuz ve tatminsiz. Erkekler onları nerede kaybediyor? Evli olmadan, sadece sevgili olanlar bile onca heyecanın içinde, kadını nerede kaybediyor acaba? En önemlisi göz teması. Kadınıyla uzun uzun göz teması kuramayan erkek, ondan huzur ve mutluluk beklemesin. Göz teması, duygusal olarak derinleşmeyi ve birlikte coşkuyu yakalayabilmek için ilk anahtar. Bunu yapamazsa, kadın kopar ve erkeğe hayatı zindan etmeye başlar. Çoğu erkek bunun nedenini anlayamaz bile. Saygı... Erkeğin kadınına saygı göstermesi, sadece ona kötü davranmaması değil, pek çok bencilliğini de törpülemesi demektir. Onurlandırlmak... Bir kadın, yaptığı güzel şeylerin erkeği tarafından görülmesini ve bunun söylenmesini ister. Övgü bekler. Kabul... Kadının da üstün meziyetleri vardır. Erkeğin, onun bu üstün taraflarını kabul etmesi ve ondan yardım alması, onu insan olarak kabul etmesi anlamına da geliyor. Sevgi unsurunu hiç söylemiyorum bile. Sevinin sadece hissedilmesi yetmez. Söylenmesi ve hissettirilmesi gerekir. Elbette ki, bunlar karşılıklı olmalı. Kadın da erkeğine aynı şekilde davranmalı. Ama günümüzde dengeler kadınların aleyhine döndüğünden, ve dünyanın öbür ucundaki cowgirl'ün Türk kadınından farkı olmadığını gördüğüm için yazmadan edemedim. Erkek, önce kadının gözlerindeki gerçek güzelliği fark etmeli. Bu güzelliği sevgisini göstererek taçlandırmalı. Ve dürüst olmalı. İşte o zaman kadın erkeğine güvenir. Güvenince uyum sağlanır. Uyum, huzur ve barış getirir. Unutmayın, erkek bir kadını hasta edebilir, çirkinleştirebilir, tatminsiz bırakıp yoldan saptırabilir, ama güzelleştirip elinde çiçek açtırabilir de...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA