Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Bizi uyaran yazılar ve yazarlar

Uygarlık düzeyini yalnızca kişi başına ulusal gelir, kredi notu veya adımbaşı yükselen gökdelenler belirlemez. Trafik denen olay, bir toplumun uygarlıkla imtihanıdır

Hey gidi geçmiş günler... Bir dönemde Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet'e aynı günlerde Serdar Turgut, Kanat Atkaya, Hadi Uluengin gibi yazarları almasını basınımızda bir büyük değişiklik olarak gördüğümü hatırlarım. Hepsi de alışılmış köşe yazarı kavramına zıt düşen, çalakalem yazan, dilinin ucuna geleni aklın süzgecinden pek geçirmeden kağıda döken yazarlardı. Küfürbaz, saygısız, klasik Türkçeye bağlı olmayan, yazıyı bir 'tahrir/ kompozisyon ödevi' gibi değil, bir iç dökme gibi algılayan yazarlar. Türk basınının veya sadece Hürriyet gazetesinin henüz yazılmamış, ama yazılması mutlaka gereken tarihinde uzunboyu ele alınmayı hak eden... Ertuğrul Özkök'ün kendisi de, öncesinde başladığı bir işi genel yayın yönetmenliğini bırakmasından sonra hızlandırdı. Serdar Turgut'un gazete yazısına 'penis' sözcüğünü sokması (ve herhalde sözünü ettiğim basın tarihinde en çok bununla anılacak olması) durumunu kıskanırcasına, o da artık o belalı sözcükleri, utangaç toplumumuzun gündelik diline sokmaya uğraşıyor: Spermden orgazma. Kimilerini çok irite etse de, öfkelendirip kızdırsa da, bunlar artık günümüz medyasına yerleşti. Hayırlısı olsun... Ama geçen gün yazdığı Kalleş Adam, Sen Yenemezsin başlıklı yazısını çok sevdiğimi de söylemeliyim. İçinde bulunduğumuz son derece hareketli ortamda, kurdun puslu havayı sevmesi ve de o kalleşçe, kahpece ölüm tuzaklarını kurması, böylece çoluk çocuk, kız-kadın demeden öldürmesi karşısında bir aydın ne yapar? Üzüntülerini belirttikten sonra yapması gereken şey, ortalığa yayılabilecek yılgınlık ve aşırı öfke havasını ve kaba intikam duygularını yatıştırarak, sükünet ve aklıselim telkin etmek değil midir? O yazı bunu yapıyor ve bozulan morallerimize arka çıkıyordu. Tümüyle katılıyorum.

HINCAL VE BİTMEYEN TRAFİK SORUNLARI
Bir başka yazar, Hıncal Uluç da ortalıkta ne olursa olsun kendi gündemini izleyen ve sağa sola aldırış etmeden gönlünden geçeni yazan bir köşe yazarı. Aslında 'arsa kadar' geniş tapulu arazisi (!) ona her şeyi yazma imkanı da veriyor. Ama o, belli konularda yoğunlaşmayı seviyor. Bunlardan biri de kuşkusuz trafik. Geçen gün yine kızmış, köpürüyordu. Bu yüzden onunla dalga geçenler ve 'köşe yazarlarının trafikçisi' diyenler de var. Ama rica ederim, haksız mı? Yaptığı şey yanlış mı? Ben, üstelik İstanbul cangılında her gün bizzat kullandığı arabayla trafiğe çıkan biri olarak öyle şeyler görüyor ve yaşıyorum ki... Akıl almaz bir sorumsuzluk, görülmemiş bir denetimsizlik, benzersiz bir 'her koyun kendi bacağından asılır' felsefesi var. Toplumsal olaylarda birden yerden bitercesine onlarca, yüzlerce polis ortaya çıkarken, trafiğin en yoğun saatlerinde ve en kritik noktalarda (örneğin Levent, Etiler, Ulus, Akadlar gibi semtleri Boğaz'a ve kente bağlayan Ortaköy'deki kavuşma noktalarında) niçin tek bir polis olmadığını anlamak mümkün mü? Ya da bir tek (uzun) bayram tatilinde, ülkede 200'e yakın insanın ölüp yüzlercesinin yaralanmasına tepki göstermemek nasıl oluyor? Gerçek şu ki, trafik denen olay, bir toplumun uygarlıkla imtihanıdır. Çünkü organize toplum ve onun yurttaşı, birlikte yaşamanın belli kurallarına uymak zorundadır. Uygarlık düzeyini yalnızca kişi başına ulusal gelir, uluslararası finans kurumlarının notu veya adımbaşı yükselen gökdelenler belirlemez. Her vatandaşın imzaladığı varsayılan, Jean- Jacques Rousseau'dan beri geçerli 'contrat social-toplumsal anlaşma' gereği, devletle yurttaş ve yurttaşla başkaları arasındaki ilişkiler belirler. Ki bunların başında da yaşama hakkına saygı gelir. Oysa bugünkü trafik düzenimiz, sürekli yarattığı ölüm tehlikesi ve her yerde geçerli olduğu izlenimi veren bir orman kanunu ögelerine dayanıyor. O zaman, da Hıncal'a ve diğerlerine yazmak düşüyor. Başka yolu var mı?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA