Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Oksijensiz kalıyoruz!

Efendim, pek bir ürkek yapım olduğu artık herkesin malumudur. O halde, söyleyin bana, nasıl sokağa çıkacağım bu memlekette?!
Kafası bozulan hasta doktoru öldürüyor, arada hastalar birbirini bıçaklıyor. Hadi, hastanedir, güvenlik zafiyeti vardır diyelim; peki Çağlayan Adliyesi önünde vatandaş nasıl çatır çutur ateş açıyor efendim? Hadi, onu da geçtim, Sincan Cezaevi'nin görüş mahallinde silahlı çatışma nasıl çıkıyor?!
Memleketin en güvenli kurumları olması gereken yerlerde mermiler uçuşuyorken, benim mahallede neler olmaz! Bakınız, toplu sünnet, toplu nikah gibi ritüellerden sonra, Beyoğlu Hacıahmet Mahallesi sakinleri 'toplu kavga' diye bir aksiyon geliştirmiş vaziyette. Durmadan ellerinde sopalarla birbirlerine giriyorlar. Ürküyorum haliyle. Eve tıkıldım kaldım kıymetli okur.
Hayır, koruma tutmaya kalksam, dünyanın parası. E, mühim bir gazeteci de değilim ki devlet koruma versin. Üst tarafı popüler kültür mantarlarına verip veriştiriyorum. Allah için, şimdiye kadar ne Hülya Avşar'dan ne de Seda Sayan'dan tehdit aldım.
Gayet anlayışlı kimseler. Gerçi Seda Hanım'la karşılaşırsam kafama çantayı geçirebilir mi diye çeşitli kaygılarım yok değil ama o işi de karşılaşabileceğimiz yerlerde dolaşmayarak çözebiliyorum. Dolayısıyla mesleki bakımdan tehdit altında olduğum söylenemez. Anlayacağınız, sokağa çıkmadan yaşamaya alışmam gerek.
Kıymetli okur, ben bu acayip ruh halinin oksijensizlikten olduğu kanaatine vardım. Beyne az oksijen gidince, insanları haliyle sıkıntı basıyor, birbirine giriyorlar. Bakınız, gelir dağılımı bizden bile berbat durumda olan Arjantin'de, hanımlar parklarda bikinileriyle güneşlenebiliyor, çünkü bir sürü park var, oksijen var. Bizde ise nerede bir boşluk varsa oraya hemen bina dikiliyor, oksijensiz kalıyoruz, arızalanıyoruz. Hani en 'medeni' mahaldeki bir parkta bile bikiniyle güneşlenmeye kalkan bir hanımın başına neler gelebileceğini düşünsenize!
Hakikaten düşünmesi bile korkunç, değil mi?!

TOPLAMA KAMPI MI, YAZLIK SİTE Mİ?
Hadi geçtim İstanbul'u falan, şimdi yeni bir yasa çıkmış, 25 dekarın altındaki zeytinlikler yasal korumadan çıkarılıyormuş. Zaten bizdeki tuhaf 'yatırım' mantığıyla her tarafı yazlık site haline gelmiş olan sahil şeridimiz yandı ki, ne yandı! Artık Kaz Dağları ve Edremit Körfezi'nden başlayarak, Akdeniz'e kadar olan sahil şeridinde yeni betonlara kafamızı çarpmak hepimize nasip olacak demektir.
Evet kıymetli okur, biz çok acayip bir milletiz. Senede 15 gün kaldığımız yazlık evleri 'yatırım' diye satın alıp, öyle boş boş yatırmak muhtemelen sadece bize özgü bir haldir. Mesela nüfusa oranla sahil şeridi bizden kat be kat fazla olan Yunanistan'da ciddi bir 'kamping' alışkanlığı mevcutken, Yunan milleti her sene çadırlarını alıp başka bir muhite yollanırken, biz kıyılarımızı betona gömme konusunda ustalaşmışız. Her sene aynı eve gidiyor, hatta kendimize benzer ruh hastası bir komşu bulup, tatilde de kesintisiz bir biçimde kavga çıkarabiliyoruz. Yok mangalın dumanı, armudun çöpü diye rahatlıkla birbirimize girebiliyoruz.
Bir arkadaşım anlatmıştı, babası yönetici olduğu Çeşme'deki bir sitede 11 maddelik bir yönetmelik yayınlamış, bu maddelerden sekizi 'yasaktır' diye bitiyormuş! Geriye kalan üç madde ise 'kesinlikle yasaktır' diye! Mangal mesela, 'kesinlikle yasak'mış!
Toplama kampı mı, yazlık site mi belli değil. Vallahi bakın, bizzat anlattı arkadaşım. Babasıyla çekişmeyi çok sevdiği için, gidip aynı siteden ev tutmuş, ilk günden mangal da dahil, beş-altı yasağı delmiş, ufak çaplı bir aile faciası yaşanmış.
Zaten bu kadar çok kavga eden bir milletin tatil muhabbeti başka türlü olabilir mi?
Yani efendim, canım tatil çekiyor da, gelin bu atmosferde tatil yapın şimdi!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA