Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ATİLLA DORSAY

Berlin'de heyecan başlıyor

Berlin festivaline ilk gittiğim yıl 1978'di. Festivalden çok kent çarpmıştı beni: iki yanında görevlilerin dolaştığı yüksek bir duvarla bıçak gibi ikiye ayrılmıştı Berlin... İlk fırsatta Doğu'ya geçip kentin asıl eski yapılarını, ünlü Bergama müzesini gezmiş ve, hiç unutmam, sokaklarda sadece beş marka satılan (Batı'dakinin üçte biri!) klasik veya caz albümlerinden almıştım.
Ondan sonra, kimi aralıklarla da olsa, bu şenliği hep izledim. O dönemde bile 50'lerdeki politik tabanını unutmayan, savaştan sonra kenti paylaşmış üç ülkenin siyaset sahnesindeki cambazlıklarına sahne olan, bloklar arası sürtüşmelerin ödül listelerine yansıdığı bir festivaldi.
Sonra, 1989'dan itibaren duvarın yıkılışını ve Berlin'le birlikte Almanya'nın da birleşmesini izledik. Tüm bunları, şenliğin geçen yılki 60. yıldönümünde SİNEMA dergisinde anlatmıştım. Birleşmeden sonra, eskiden Batı Berlin'in yüreğindeki Zoo Palast'ı merkez alan şenlik, kentin yeni kalbi olan Potsdamer Platz'ın yanıbaşındaki görkemli bir salonda yapılıyor. Ama, o kadar yeni inşaata rağmen, Berlin'i yönetenler bizimkiler kadar unutkan olmadıklarından, eski Zoo Palast sapasağlam duruyor. Nitekim nostalji yapmak için, kimi filmleri gidip orada izliyorum.
Günümüze dönersek, bu 61. yılda 400'e yakın film sunulacak. Biz 40 kadarını izlersek ne mutlu... Panorama, Forum, Generation +, Film Pazarı gibi yan bölümlerden belki bir avuç film görebilirim. Ama görev ve merak gereği, ilgimiz Altın Ayı için yarışan 19 filmin üzerinde olacak.
Bunların arasında gerçekten ünlü isimler az. Coen kardeşlerin True Grit'iyle açılacak şenlikte, ünlü Macar sinemacısı Bela Tarr'ın Turin Atı, İngiliz oyuncusu Ralph Fiennes'in Shakespeare uyarlaması Coriolanus, İspanyol Jaume Collet-Sera'nın Bilinmeyen gibi filmleri var. Az tanınan veya ilk filmleriyle katılan yönetmenlerden Joshua Marston'un Kan Bağışlaması, Rodrigo Moreno'nun Sefil Bir Dünya, Alexander Mindadze'nin V Subbotu, Jonathan Sagall'in Odem, Miranda July'nin Gelecek, Paul Markovitch'in El Premio, JC Chandor'un Margin Call, Victoria Mahoney'in Yelling to the Sky gibi filmleri sunuluyor. Evsahibi Almanya'dan Ulrich Kohler'in Schlafkrankheit, Fransa'dan Philippe LeGuay'ın Altıncı Kattaki Kadınlar ve Michael Ocelot'nun üç boyutlu animasyonu Gece Masalları, Kore'den Lee Yoon-Ki'nin Saraghanda, İran'dan Aşgar Fahradi'nin Jodaelye Nader az Simin filmleri de yarışmada.
Ve elbette bizden Seyfi Teoman'ın ikinci filmi Bizim Büyük Çaresizliğimiz... Gazeteci dostumuz Barış Bardakçı'nın romanından uyarlanan film, Teoman'ın Forum'da gösterilip ilgi toplayan ve özel ödül alan ilk filmi Tatil Kitabı'ndan sonra, bu kenti ikinci ziyareti.
Bakalım Teoman ne yapacak? Ve Türk sinemasının Susuz Yaz, Duvara Karşı ve geçen yıl Bal'la Altın Ayı, Hakkari'de bir Mevsim'le Gümüş Ayı, Pehlivan' la oyunculuk (Tarık Akan), Güneşe Yolculuk'la özel ödül aldığı bu büyük şenlikte yüzümüzü güldürecek mi? İsabella Rossellini'nin başkanlığını yaptığı büyük jüri verecek kararları... Hafta ortasından sonra orada olacak ve size yazacağım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA