Kültür deyince aklımıza ne farklı şeyler geliyor!...Gününe göre sinema, tiyatro, edebiyat veya müzik ön plana çıkıyor. Ya da Türkiye gibi bir ülkede antik çağın sayısız kenti, eseri veya yerleşimi nedeniyle arkeoloji alanı ve onun bitmeyen zenginlikleri.
Ama örneğin yemek de bir kültür. Gerçi örneğin Sabah'ta, sevgili Ahmet Örs'ün önderliğinde genç yazarlar kadrosu bu alanda çok iyi şeyler yaptılar, yapıyorlar. Ama Türkiye bu açıdan da öylesine zengin ki...Ve yerel mutfaklar öylesine çeşitli ki...
Bugünkü konumu son dakikada değiştirten olay, cuma gecesi yaşandı, Metro grubunun davetiyle kendimi yeniden, son günlerin benim için gözde mekanı, Emirgan'daki Sakıp Sabancı Müzesi'nde buldum. Çanga lokantasının görkemli Boğaz manzaralı terasında kalabalık bir medya grubu buluştuk. Bir yandan başta bu müze sayısız kültür mekanını topluma armağan eden Sakıp Sabancı'yı andık, öte yandan özellikle yemek ustası dostlarla söyleştik: Artun Ünsal'dan Mehmet Yaşin'e, Ali Esat Göksel'den Sevim Gökyıldız'a, Sahrap Soysal'dan Müge Akgün'e...
Çünkü bu, bir kitabın tanıtımı vesilesiyle düzenlenmiş bir yemek gecesiydi: Çorum mutfağını tanıtmak üzere... Daha yemek öncesi sunulan armut turşusu, kuru mantı, kargı tulumu gibi mezeler, bizi bekleyen şöleni haberliyordu. Ardından gelen mönü ise tam bir ağız tadı şöleniydi: kıtırlı düğün çorbasından söbelek (bir tür iri mantar) dolmasına, lokum gibi kuzu tandırdan bembeyaz rengiyle şaşırtan Çorum sıkma baklavasına.... Metro grubunun yemek sanatına adadığı dördüncü yayın olan gösterişli bir kitapla birlikte: Çorum Mutfağına Güzelleme... Aralarında Ahmet Örs, Artun Ünsal, Ahmet Uhri, Nedim Atilla gibi ustaların da bulunduğu tam 14 yazarın eseri olan, kuşe kağıda ciltli, bol tarifli ve resimli bir başucu kitabı.
Ve yine harika insanlar tanıdım. Nevin Halıcı ile yıllar sonra buluşup söyleşmek çok keyifliydi. Çorum'un en eski ailelerinden, eski evlerini Katipler Konağı adıyla ünlü bir lokantaya çeviren ve yemekleri bizzat yapan Fevziye Duran hanımefendiyle tanışmak da müthişti. Onların Konya ve Çorum davetlerine gitmeye çalışacağız.
Ve de Çorum Valisi Sayın Nurullah Çakır. İstanbul trafiğine takıldığı için kendisini hayli bekleten valiyi Godot gibi beklediğimize değdi. Duyduğumuz övgüler doğruydu: iki yılda Çorum'u Hitit başkenti Hattuşaş'la, zenginleşen müzeyle, yöresel kültüre adanmış çalışmalarla ülkede ve dünyada tanıtmaya gönül koymuş bir devlet adamı. Az ve öz konuşan, bizleri masalarımızda ziyaret edip tanışacak kadar alçakgönüllü, tanıtım konusunda sürekli çaba gösteren, Çorum'u dünyaya açmaya kararlı gözüken bir başkan: her yerden davet edilen gençleri iki aylık bir eğitimden sonra ören yerlerinde çalışmaya yöneltip hem yöreyi tanıtma, hem de arkeoloji sevgisini geliştirme çabası da var. Kısacası, tam Anadolu'nun tarihi kentleri için gereken yönetici...