Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERHAN AFYONCU

Ankara Meclisi, İstanbul Meclisi’nin devamıydı

Ankara’da 23 Nisan 1920’de açılan yeni Meclis’in son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin resmen devamıydı. Yeni meclisin ilk kanunu eski meclisin son gündemindeki “ağnam vergisi”ydi

Türkiye Cumhuriyeti'nin tarih sahnesine çıkışını sağlayan en önemli güç olduğundan dolayı meclisimiz bizim için dünyadaki her milletten daha fazla önemlidir. Ali Güler, İhsan Güneş, Rıdvan Akın, Ali Satan, Ayşegül Demirden Yüzgeç gibi araştırmacıların eserlerinde ilk meclisimizin hikâyesi anlatılır.

Meclis İşgal Ediliyor
Birinci Dünya Savaşı'nı kaybedince topraklarımız işgal altına girdi. Savaşın galipleri Osmanlı topraklarını paylaşırlarken artık Şark Meselesi'nin sona erdiğini Türkler'in Anadolu'da da varlıklarını devam ettiremeyeceklerini düşünüyorlardı. Tarih boyunca esareti kabul etmeyen Türk milleti Anadolu'da ardı ardına kongreler yaparak Milli Mücadele'nin alt yapısını hazırlamaya başladı.
Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmasıyla Milli Mücadele liderini bulmuştu. Mustafa Kemal Paşa'nın da Erzurum mebusu olarak üyesi bulunduğu, ancak fiilen katılmadığı son Osmanlı Mebusan Meclisi 28 Ocak 1920'de "Misak-ı Milli"yi kabul etti ve 17 Şubat 1920'de de bütün dünyaya duyurdu. İtilaf devletleri, bu durum üzerine 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal ettiler. Meclis işgal kuvvetlerince kuşatıldı ve bazı milletvekilleri tutuklandı. Mebusan Meclisi, bu gelişmeler üzerine "mebusluk vazifesinin yapılması için uygun bir ortam oluşuncaya kadar" çalışmalarına ara verdi. Sultan Vahdeddin de 11 Nisan 1920'de son Osmanlı Mebusan Meclisi'ni tatil etti.

Yeni Meclis'e Doğru
İstanbul'un işgaline hemen tepki koyan Erzurum mebusu ve Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa, iki gün boyunca gelişmeleri ordu komutanlarıyla değerlendirdi. İstanbul'un işgalinden üç gün sonra 19 Mart'ta bir genelge yayınladı. Bu genelgeyle meclisin Ankara'da açılması için davette bulundu. Aynı davet Osmanlı Mebusan Meclisi Reisi Celaleddin Arif tarafından da yapıldı. Mustafa Kemal Paşa Osmanlı Mebusan Meclisi üyelerinden Ankara'ya gelebilenlerin de meclise katılacaklarını söylüyordu.
Ülkemiz işgal altında olduğundan ve işgal kuvvetlerinin açıkta seçim yapılmasına müsaade etmemelerinden dolayı seçimler heyeti temsiliye tarafından belirlenen liva idare heyeti ve belediye meclisi üyeleri gibi ikinci seçmenler tarafından yapıldı.

Meclis Açılıyor
Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa imzasıyla 21 Nisan 1920'de kolordulara, valiliklere, müdafaa-i hukuk heyetlerine ve belediye başkanlarına çok acele kaydıyla telgraf çekilerek, "Yüce Allah'ın lütfuyla Nisan'ın 23'üncü Cuma günü, Cuma Namazı'ndan sonra, Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır..." denilmiş ve 23 Nisan günü Meclis'in açılış tören programı bildirilerek bunun halka duyurulması istenmişti.
Meclisin açılacağı gün Ankara'ya 120 kadar mebus ulaşmıştı. Hacı Bayram Cami'ndeki Cuma Namazı'nda müthiş izdiham vardı. Namazdan sonra tekbirlerle Meclis'e doğru yola çıkıldı. Hacı Bayram Veli'nin üzerinde ayetler yazan sancağı ve Sinop Mebusu Hoca Abdullah Efendi'nin başı üzerinde taşıdığı yeşil örtülü bir rahlede Kur'an-ı Kerim ve Sakal-ı Şerif kalabalığın önündeydi.
Fehmi Hoca yüksek sesle hatim duası okuduktan sonra Mustafa Kemal Paşa tarafından kurdele kesilerek Meclis açıldı. İçeri giren bütün mebuslar sıralara oturmuştu. Hoca mebuslar Meclis'te hep bir ağızdan dua ediyor ve Buhari-i Şerif okuyorlardı. Bayraklarla süslenen kürsüye Hacı Bayram Veli'nin sancağı dikildi. Kur'an-ı Kerim ile Sakal-ı Şerif de kürsüye kondu.
Yetmiş beş yaşındaki Emekli Maarif Müdürü Sinop mebusu Şerif (Avkan) Bey vakarlı bir şekilde kürsüye gelerek, "...Milletimizin dahili ve harici istiklal-i tam dahilinde mukadderatını bizzat üstlendiğini ve idare etmeye başladığını bütün cihana ilân ederek Büyük Millet Meclisi'ni açıyorum" diyerek meclisi açtı.
Mustafa Kemal Paşa bir konuşma yaptıktan sonra mebuslar "Makam-ı hilafet ve saltanatın, vatan ve milletin istiklalinden başka bir gaye takip etmeyeceğime vallahi!" şeklinde yemin ettiler.

Meclis'in İlk Kanunu
Birinci Dünya Savaşı sırasında vergiler artırılarak kamu maliyesi dengelenmeye çalışılmıştı. 1919 yılında ağnam vergisi dört misline çıkarılmıştı. Son Osmanlı Mebusan Meclisi kapatılmadan önce ağnam vergisinin (küçük baş hayvanlardan alınan vergi) sekiz misline yükseltilmesi gündemdeydi. Yeni Meclis açıldıktan sonra Mebusan Meclisi'nin bıraktığı yerden gündem devam etti. 24 Nisan 1920'de ağnam vergisi kanunu çıkarıldı. Bu kısa kanun "ağnam vergisinin eskisi misillü dört misli olarak alınmasına karar verildi" şeklindeydi. Bu kanunla Büyük Millet Meclisi'nin Mebusan Meclisi'nin devamı olduğu gösterilmişti.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA