Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERHAN AFYONCU

Yeni Hindistan iki kıtadır

Tarih-i Hind-i Garbi, o dönemde Hindistan diye bilinen Amerika'yı şöyle anlatır:
"Yeni Hindistan iki kıtadır. Kıtanın kuzeyi Yeni İspanya ismiyle bilinir, kıtanın güneyi ise Peru ismiyle meşhurdur. Sokrat ve Eflatun'dan naklederler ki, Cebelitarık'ın karşısında 9 mil uzaklıkta bir ada vardı. Dünyanın üçte biri büyüklüğündeki bu adada 10 padişah hüküm sürmekteydi. Küba, Jamaika ve Haiti adaları birbirlerine bitişikti. Burada altın ve gümüş çoktu, ama rağbet azdı. Duvarları altın ve gümüş tabakalarla kaplanmış, tavanı altın ve gümüş levhalarla süslenmiş büyük bir tapınak vardı.
Zaman geçti. Bir gün deniz yükseldi ve adayı kapladı. Yollar su ile doldu ve ada halkı birbirinden ayrı düştü. Her topluluk kendisine yaşayacak yeni yüksek bir yer buldu. Zamanın ne getireceği bilinmiyordu. Sonunda her şeyin sahibi olan Allah'ın izniyle kader İspanyollar'ı buraya getirdi. İspanyollar da bölgeyi hakimiyet altına aldılar. Daha sonra Peru'ya geçerek yollarının sonuna ulaştılar.
Peru şöyle bulundu: Okyanus kıyılarında bir liman vardır ki adı Panama'dır. Bu bölgenin idarecilerinden Pizarro ve Almagro mallarını birleştirip, gemiler hazırladılar. Asker toplayıp, memleket fethetmek üzere yola çıktılar. Pizarro 1525'te büyük bir gemi ve 114 asker ile Panama'dan çıkıp, doğuya doğru hareket etti. 200 mil gitti. Sonunda bir yere ulaştı. Adını sorduğunda Peru diye cevap verdiler. Bu yüzden İspanyollar bu bölgedeki memleketlerin hepsine Peru dediler. Tamamı 4800 mildir ve Ekvator'dan iki derece uzaktır. Halkı korkaktır ve burunları çok uzundur. Erkekleri göbeklerine kadar bir elbise giyerler, diğer yerleri açıktır. Kadınları çıplak gezerler, ama bir örtü ile altlarını örterler. Kadınlar bütün işleri yaparlar. Ziraat işleri ve değirmende un yapmak da onların işidir. Kadınlar bütün saçlarını, erkekleri ise sadece kafalarının üst taraflarını tıraş ederler. Burunlarına ve kulaklarına altın halkalar, zümrütten yapılmış küpeler, ellerine ve kollarına ise gümüş ve altın yüzük ve bilezikler takarlar.
Bu memleket çok sıcaktır ve havası da kötüdür. Bir çeşit ağaç vardır ki, suyu ile ölü boyandığında ceset çürümez, kokmaz, yüzü canlıymış gibi durur. Bu memlekette nehir yoktur. Ancak yağmur eksik olmaz. Halk suyunu kuyulardan temin eder. Uzun kamışlar vardır. Evlerini onlarla yaparlar. Denizde balık çoktur, sandallarla avlarlar. Bu memlekette altın ve gümüş de vardır, ama saf değildir.
Tam üç sene dolaşıp, bir şey bulamadıkları gibi para ve malları da azaldı. Takatleri kalmadı. Yorgun düştüler. Pizarro daha sonra yardım almak için İspanya'ya gitti. Gezdiği yerleri anlattı. İspanya kralı da bu memleketlerin fethi için Peru beyliğini Pizarro'ya verdi".

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA