Malumunuz FETÖ'nün bir süredir yeni bir Tarafı var. Adı Cumhuriyet!
Yıllar evvel Taraf gazetesi FETÖ için nasıl bir işlev görüyorsa bugün de Cumhuriyet aynı işlevi görüyor.
Bir zamanların sol Kemalist yayın organı bir süredir FETÖ tarafından ele geçirilmiş vaziyette.
Aslında ele geçirilen sadece sol Kemalistlerin yayın organı da değil.
FETÖ, ne yazık ki sol Kemalistlerin zihnini de, söylemlerini de esir almayı başardı.
Türkiye düşmanları açısından Cumhuriyet gazetesinin belki de en önemli işlevi sol Kemalistleri PKK ve FETÖ sempatizanına ve destekçisine dönüştürmesi oldu.
Bu gazete, Gezi kalkışması sonrasında yeni bir sembolik şiddet alanının oluşturulması için yoğun çaba sarf etti. Can Dündar ve ekibi bu yeni sembolik şiddet alanı içinde Erdoğan düşmanlığını büyütmek için terörü araçsallaştırmaktan geri durmadı.
Cumhuriyet gazetesi bir yandan PKK'nın ve FETÖ'nün yayın organlarında verilen haberleri yeniden dolaşıma sokarken, diğer yandan da o yayın organlarında yayınlandığında dikkat çekecek "operasyon haberleri"ne imza attı.
"MİT TIR'ları" haberi bunlar arasında ilk akla gelen operasyon haberidir.
Cumhuriyet gazetesinin PKK'ya verdiği destek, 15 Temmuz'dan sonra yeni bir formatta varlığını devam ettiriyor.
Sadece PKK'nın Türkiye içinde yaptığı terör saldırıları çeşitli söylemsel taktiklerle meşrulaştırılmıyor. Aynı zamanda PKK'nın Türkiye dışında, Suriye'nin kuzeyindeki imkânlarını yitirmemesi için de çaba sarf ediliyor.
Hatırlayalım, Türkiye'nin Fırat Kalkanı operasyonunu başlattığı gün Cumhuriyet gazetesi bir "özel haber"le çıkmıştı. Gazetenin manşeti son derece çarpıcıydı: Karkamış'ta ÖSO Kampı!
Ve manşetin üstünde "Cerablus Harekâtı için hazırlanıyorlar" ifadesi yer alıyordu.
Kampın yeri, özellikleri, kampta kaç kişi bulunduğu net biçimde bu "özel haber"de karşımıza çıkıyordu.
Haberde YPG'nin geniş bir açıklamasına da yer veriliyor ve Türkiye bir kez daha "IŞİD'i desteklemek"le itham ediliyordu.
Evet, Türkiye'nin o gece saat 4'te bombalamaya başladığı terör örgütünü desteklediği yalanını bir kez daha dolaşıma sokuyordu Cumhuriyet gazetesi.
Şimdi de PKK'nın yönettiği belediyelere kayyum atanması ile ilgili olarak PKK'nın uluslararası kara propaganda trafiğine malzeme devşirmenin derdinde.
ABD Büyükelçisi John Bass de belli ki Cumhuriyet gazetesini pek seviyor, hep okuyor.
Gazete hangi perspektifi öne çıkarsa onunla ilgili pozisyon alıyor. Öyle anlaşılıyor ki Washington'ı da o çerçevede bilgilendiriyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu sağ olsun kendisine hak ettiği cevabı verdi. Başbakan Binali Yıldırım da "herkes kendi işine baksın" diyerek Türkiye'nin özgüvenini sergilemiş, ABD'ye net bir mesaj iletmiş oldu.
Bana öyle geliyor ki John Bass, Türkiye'deki ABD karşıtlığını tırmandırmak için özel gayret sarf ediyor. Geçen yıl da "Zaman'a kayyum atanması" üzerine fevkalade rahatsız olduğunu belirtmişti.
Sayın büyükelçi, Türkiye'deki terör örgütlerine niye bu kadar sempati duyuyorsunuz? Bence çok fazla Cumhuriyet gazetesine maruz kalıyorsunuz.
Yoksa böyle bir stratejik körlük olamaz.
Bunun nesini anlamıyorsunuz? Türkiye terörle mücadele ediyor ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da belirttiği gibi terör örgütlerinin istismar ettiği alanlar birer birer kapatılacak.
Devlet her alanda örgütlenen ve STK'lara, medyaya, kamu kurumlarına sızan bu terör örgütlerinin sadece görünen yüzleriyle sahadaki militanlarıyla savaşılamayacağını gördü. Ülke çıkarı da, kamu yararı da, demokratik siyaset de bunu gerektirir.
Welcome to the real World!