Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyor. Türkiye'de, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ne kadar sancılı olduğunu biliyoruz. Ama bu defa çok büyük bir fark var. Artık Cumhurbaşkanı'nı halk seçecek.
Muhalefet partilerini bir korku almış durumda. Bu yüzden de "Çatı aday" formülünü devreye soktular. Lakin ortada duran kocaman problemler var. ***
Mesela "Çatı aday" kim olacak ve seçim kampanyasını nasıl yürütecek?
Bu "Çatı aday", seçim döneminde CHP'nin mi yoksa MHP'nin mi argümanıyla kampanya yürütecek?
Zira iki partinin siyasi görüşleri son yıllarda birbirine epey yaklaşsa da tabanlarında hala "Eski hesap"tan kalma bir uzaklık var.
***
Diyelim ki bu 'Çatı aday' Cumhurbaşkanı seçildi. Bu defa da Cumhurbaşkanı'nın objektif olup olmadığı tartışılacak. Zira muhalefet "Partisiz Cumhurbaşkanı" dese de gösterecekleri Çatı aday, bal gibi CHP-MHP tabanına mahkum ve onların ideolojisi doğrultusunda çalışan biri olacak. Demem o ki, muhalefet her ne kadar Başbakan'ın ağzından çıkan her söze itiraz etmeye alışmış olsa da bu defa kabullenmek zorunda kalacaklar. Neyi mi? Partili Cumhurbaşkanı'nı!
***
Gerçi bu Çatı işine destek verenlerde de bir yılgınlık, çaresizlik yok değil.
Mesela geçenlerde 'çokbilmiş bir yazar', muhalefet partilerine akıl veriyordu. "Birinci tura katılın, baktınız olmuyor. İkinci turda Cumhurbaşkanlığı seçimini boykot edin" diye.
O çokbilmiş yazar(!) gördü ki ne Cemaat'in ne de Gezi'nin toplumsal bir karşılığı yok. Bu gerçek onları korkuttu ve "aday çıkarmayalım Cumhurbaşkanlığı seçimini boykot edelim"e kadar getirdiler işi.
Bu türden yazarlar, söylemlerinin ve eylemlerinin, medyada alındığı kadar millet tarafından ciddiye alınmadığını iyi biliyorlar aslında.
***
Gelelim AK Parti'nin Cumhurbaşkanı adayına. 30 Mart'ta milletten büyük bir onay alan Başbakan Erdoğan aday olduğu takdirde Köşk'e çıkacak. AK Parti kadrolarında isim çok. Partinin başına veya Başbakanlığa AK Parti kurmaylarından biri geçer. Belki Genel Başkan ayrı bir isim, Başbakan ayrı bir isim olur.
Ha bu arada Paralel yapı nasıl davranır? Cevabı belli bu sorunun aslında. Onlar Erdoğan'ın "İktidarda" olacağı her formüle karşı. Cumhurbaşkanı olmaması için de göreceksiniz ellerinden geleni yapacaklar. Ama yerel seçimlerde de gördük ki paralel yapının herhangi bir oy gücü yok.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça ağızlara sakız edilen bir söz daha var "Toplumun yüzde 50'si AK Parti'ye karşı."
Doğrudur, lakin bu toplumun yüzde 50'si AK Parti'ye karşıysa, yüzde 75'i CHP'ye, 80'i MHP'ye 93'ü de BDP'ye karşı. Yani böyle hesap yapanlar, yaptıkları hesabın altında kalır
