Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Fransa seçimleri AB'nin dengesini nasıl etkiler?

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu gerçekleşti. Belki haftalardır bu konu üzerinde durarak okurların sabrını zorluyorum, ancak kırk yıldır Fransa'daki hiçbir iktidar değişikliği, AB içinde bu denli merak ve beklenti yaratmadı.
Seçimin ilk tur sonuçları, aşırı sağın aldığı yüksek oy ve sol ittifak adayı Melenchon'un aldığı beklentilerinin altında oy oranı dışında, öngörüldüğü gibi gerçekleşti. François Hollande birinci sırada ve ikinci tur için, Sarkozy'nin gerçekten hayret uyandıran enerjisi ve yırtıcı kampanyasına rağmen avantajlı konumda bulunuyor. Şu ana kadar hiçbir anket Sarkozy için seçilebilir sonucunu vermedi. İlk kez bir Cumhurbaşkanı, ikinci dönem için yapılan seçimlerde ilk turu muhalefet adayının gerisinde bitirdi.
Bütün bunlar, 6 Mayıs günü Sarkozy döneminin çok büyük bir sürpriz olmazsa bittiğine işaret ediyor. Tarih tekerrür eder mi? On yedi yıllık uzun bir muhalefet döneminden sonra, ilk kez iktidara gelecek olan Sosyalist François Hollande, yirmi üç yıllık bir muhalefet dönemi sonrası 1981'de seçilen François Mitterrand'ın yaptığı hataları tekrarlar mı?
Mitterrand, iktidara gelir gelmez, finans dünyasını sindirmek için tüm bankaları devletleştirmiş, çok ciddi bir kamu yatırımı ile işsizliği engelleme programı uygulamaya koyulmuştu. Ekonomik ortam, bu tür Keynesçi bir girişime hiç müsait olmadığı için çok yüksek bir enflasyon baskısı ve Fransız frangının üç kez devalüe edilmesi sonucu iki yılda bu politikadan vazgeçmek zorunda kalmıştı.

AB ekonomisi için karşıt görüşler...
Hollande, benzer bir perspektifi savunarak, 1981'e göre çok daha olumsuz olan konjonktürde kamu harcamaları artırılmaksızın ekonomilerin büyüme sağlayamayacağını düşünüyor. Avrupa Merkez Bankası'nın guvernörü Mario Draghi, Hollande'ın önerisine sıcak bakar gibi bir demeç verince gündem büsbütün karıştı. Angela Merkel'in tüm ağırlığını koyarak kabul ettirdiği istikrar paktı ve tasarruf politikaları, eğer Fransa'nın yeni seçilecek Başkanı tarafından tekrar masaya getirilmek istenirse AB'de ciddi sorunlar yaşanacağı muhakkak...
Fransa, kredi notunun düşürülmesiyle, uluslararası finans çevrelerince "zannedildiği kadar sağlam bir ekonomiye sahip olmayan ülke" görüntüsüne itildi. Özellikle kredi kuruluşlarının, siyasi alanda giderek tarafsızlıktan uzaklaşan birer aktör haline gelmeleri, Fransa seçimleriyle yeni bir tartışma seviyesine ulaşabilir.
Bu gelişme, finans dünyasının geniş bir regülasyon çerçevesine oturtulması türü girişimlerin alevleneceği, güney AB ülkelerinin de bu konuda Fransa'ya destek verecekleri bir sürtüşmeye yol açabilir. AB ekonomisinin şu anda en ihtiyaç duymayacağı husus da, böylesi bir anlaşmazlık havasının oluşması, Euro bölgesinin daha da zayıf bir siyasi zemine itilmesi olacaktır.
Fransa'da ikinci tur seçimleri daha yapılmadı, bir hafta süre var. Sarkozy, tüm siyasi yeteneğiyle bu son haftayı, Hollande'ın ekonomik programını yerden yere çalmak ve kriz zamanında ekonomide kaptan değiştirmemek gereği üzerine kuracak. Bunu yaparken, aşırı sağ oyları kendisi için bir depo olarak görüyor ve tüm söylemini buna yoğunlaştırıyor. Çok değil, sekiz gün sonra bu taktiği ne kadar başarılı olacak hep beraber göreceğiz. Kazanması çok zor, ancak hiçbir seçim bitmeden kaybedilmez. Hollande için ise, asıl zorluk seçimi kazanmak değil, sonrası...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA