Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Başbakan'dan şah ve mat

Gündemi devamlı yoğun olan Türkiye siyasetinde, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, demokratikleşme paketi adını verdiği, hak ve özgürlükler alanını genişletmeye yönelik girişimini kamuyla paylaştı. Böylelikle, giderek "otoriter" bir hal aldığı iddia edilen siyaseti konusundaki eleştirilere çok önemli bir yanıt da verdi. Bir anda, Türkiye'nin gündemi, Gezi tartışmaları yerine, büyük bir demokrasiyi konsolide etme perspektifi ile değişti.
Yurtdışında, birkaç istisna hariç paketin olumlu olduğu konusunda fikir birliği oluştu.
La Stampa ve Frankfurter Allgemeine Zeitung yazılarından Avrupa Parlamentosu raportörü Oomen-
Ruijten
'e giden çok geniş bir yelpazede, herkes, AB müktesebatına yaklaşan bu girişimin olumlu yönünü vurguladı.
Bu açılımın, Başbakan'ın da söylediği gibi başka adımlarla devam ettirilmesi gerektiği konusunda gene önemli beklentiler oluştu.
Türkiye'nin çevresi bir yangın yerini andırıyor. Suriye'de iç savaş sürüyor, radikal unsurlar Özgür Suriye ordusuna karşı da cephe aldı. Mısır giderek askeri diktatörlüğün pençesine düşüyor.
Ortadoğu'da istikrar yok oldu. Batıda, AB üyesi Yunanistan, faşist Hrisi Avgi partisinin işlediği cinayetle sarsılıyor. İtalya'da Berlusconi, vergi konusunda hüküm giydiği için partisinin üyelerini hükümetten istifa ettirdi, euro bölgesini sarsacak büyük bir siyasi kriz yaratmaya çalışıyor.
Bütün bunlar olurken Türkiye, bölgesinde tek umut kaynağı olmayı sürdürüyor, hak ve özgürlükler konusunda yeni adımlar atıyor, geçmişte gayri hukuki yollardan el konan azınlık vakfı mallarının iadesini sağlıyor, seçim sistemini tartışmaya açıyor. Zorla ismi değiştirilen yörelere isimlerinin iadesini kararlaştırılıyor. Yakın zamana kadar tabu olan Kürt sorunu ile Alevi sorununa demokratik perspektifler getiriyor. Hak ve özgürlükler alanı genişletilirken, ekonomik büyüme sürüyor, yatırımlar devam ediyor, bu gelişmeleri uluslararası kredi kuruluşları bile teslim ediyor.
Türkiye'deki muhalefet ise, neredeyse topyekûn demokratik açılımı reddeden bir tavır aldı. Zaten daha paket açıklanmadan bu tutumunu ortaya koymuştu.
Ciddi hiçbir öneri getirmeyen ya da uygulanması olanaksız en aşırı istemleri alternatif gibi sunan bir muhalefete sahip olmak, Türkiye'de siyasetin geldiği tıkanma noktasını göstermesi açısından da ilginç. Evrensel demokrasi değerlerinden dem vurarak, hiçbir adım atmamak ve öneri getirmemek, çok çelişkili bir tavır oluşturuyor. Gelişmiş demokrasilerde, sistemi ileriye götürecek her adım kabul edilir, daha fazlası için tartışılır. Ancak muhalefet yapmak adına, "bu yeterli değil" diyerek hak ve özgürlükler alanının önünü açan girişimlere karşı çıkmanın, evrensel değerlerle ne ilgisi olduğu da çok kolay anlaşılamıyor.
Belki de Türkiye'deki muhalefete haksızlık yapmamak gerekir, çünkü dünyanın gelişmiş demokrasilerinde de, yeni yeni garip bir muhalefet etme sistemi oluşmaya başladı. Mesela ABD yönetiminin sağlık güvencesi sistemini "sosyalizm" olarak gören Cumhuriyetçi Parti, ABD'de Federal yönetimin ek bütçe hakkını reddederek devlet kurumunun işleyişini felç edebildi.
Tarih ve toplumlar, demokrasi, istikrar ve gelişmelerin önünü açan liderleri hatırlarlar.
Başbakan'ın son demokrasi hamlesinin, siyasetin satranç tahtasında "şah ve mat" olarak adlandırılacağını düşünüyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA