Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

İsrail ile yeni dönem nasıl yaşanacak?

İsrail'de seçimler yapıldı ve Başbakan Binyamin Netanyahu, Likud partisiyle ilk sırayı ve Knesset'te en fazla sandalyeyi almayı başardı. Aslına bakılırsa, Netanyahu bu erken seçimleri kendi çıkarına hizmet edeceğini düşünerek gerçekleştirmişti. Bütün kamuoyu yoklamalarının Likud'a büyük bir zafer vaat ettiği dönemde, hükümetten iki ılımlı bakanı ve onları destekleyen partileri çıkararak, erken seçimler için zemin hazırladı.
Ne var ki, seçim kampanyası Netanyahu için çok zor başlayınca, bütün popülistliğini öne çıkararak tüm taktiğini iki noktada yoğunlaştırdı: Birincisi, çok ciddi güvenlik endişesi yaşayan İsrail vatandaşları üzerinde bir korku ağı ördü. İsrail'in çevresindeki devletlerin çökmesi, IŞİD saldırıları, Irak'ta ve Lübnan'da artan İran etkisi bu korkuyu iyice alevlendirecek unsurları oluşturdu. İkincisi, İsrail'de var olan işsizlik, mesken sorunu ve hayat pahalılığı gibi sosyal sorunları göz ardı edemeyeceğini anladı. İsrail yerleşim merkezlerinin kalıcı olacağını, hiçbir zaman "bir Filistin devleti kurulmayacağını" açıkladı. O güne dek, İsrail'in güvenliği sağlandığı sürece Filistin devletinin kurulmasına karşı olmadığını açıklayan Netanyahu'nun, bu son derece ırkçı söylemi, ona ciddi aşırı sağcı oyları kazandırdı. Bu seçimlerden sonra, İsrail'de Likud yönetiminde son derece sağ ve popülist, hatta ırkçı bir hükümet kurulacağına muhakkak gözüyle bakmak lazım. Ne var ki, İsrail tarihinde ilk kez, Arap İsraillilerin koalisyonundan oluşan sol "Birleşik Liste", ülkenin üçüncü büyük siyasi gücü haline geldi. Eski İşçi Partisi "Musevi birliği" de, geçmiş seçimlerden daha iyi bir performans gösterdi.
Netanyahu, bu seçim "zaferi" ile Batı Şeria ve Gazze sorunlarını büsbütün işin içinden çıkılmaz hale getirmiş bulunuyor. Ne Gazze yönetimi, ne Filistin Yönetimi bu tür bir tavır içinde olan İsrail hükümetiyle masaya oturamayacaktır. İkinci olarak, ABD ile 1948'den bu yana ilk kez ilişkiler son derece sert bir karşılıklı suçlamaya dönüşmüş bulunuyor. ABD siyasi partilerinin iç işlerine müdahale eden ilk İsrail Başbakanı olan Netanyahu, ABD Musevi hareketlerini de bölmeyi becerdi. Üçüncü husus, BM nezdinde Filistin sorununa çare arayan bütün Avrupa ülkeleri, Netanyahu ile ilişkilerini gözden geçirmek ve Filistin'in BM üyeliğini açıkça desteklemek yoluna gitmekten başka çare görmeyeceklerinin işaretlerini vermeye başladılar. Dördüncü olarak, Ortadoğu'daki aşırı radikal terör örgütleri, "Filistin devleti hiçbir zaman olmayacak" diyen bir Netanyahu ile, kendilerine çok daha ciddi bir meşruiyet sağlayacaklar, İsrail'e karşı diplomatik mücadele vermek isteyen hareketleri çok daha rahat bertaraf edecekler. Bu gelişmeleri öngörmek maalesef artık zor değil.
Beşincisi ve belki bizim açımızdan en önemlisi, Netanyahu'nun başbakan kalacağı bir İsrail ile Türkiye nasıl ilişkilerini normalleştirebilir? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı her aşamada eleştiren tüm iç ve dış muhalefete sorulsa: Önce Esed ile Suriye'de bir yere gidilemeyeceğini gören ve açıklayan, daha sonra İsrail ile barış yapmak isteyen ancak her aşamada ya Lieberman ya da Netanyahu'nun sabotajı yüzünden bunun gerçekleşmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı'nın tavrı, aslında ne kadar doğruymuş, ne dersiniz diye?
Sonuncu nokta, Türkiye kuruluşundan bu yana, barış ve istikrar içinde bir Yahudi ülkesinin bekasını savundu. Yahudi ulusunun bir vatana sahip olma arzusunu destekledi, daha ilk aşamada İsrail'i tanıdı, daima yakın ilişkiler içinde oldu. Şimdi Türkiye'de kamuoyu, merak ve endişe içinde, İsrail'i uçuruma sürüklemekte olan popülist, ırkçı söylemler benimseyen, kendi Arap kökenli nüfusunu (yaklaşık toplam nüfusun yüzde yirmisini) "Beşinci kol" olarak niteleyen bir hükümetin ne yapacağını seyrediyor. İsrail, bu hükümet ile çok ciddi tehlikelere doğru yelken açmış görünüyor. Ne Yahudi ulusunun, ne de diğer bölge halklarının başına böylesi bir felaketin gelmesini kimse istemezdi. Ancak gerçekleşti. Bu aşamadan sonra bizlere Filistin halkı ve İsrail'de muhalif kesimler için, Netanyahu'nun seçim vaatlerini hükümet olunca unutmasını dilemekten başka çare kalmıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA